İslam Etkisindeki Türk Edebiyatı

İslam Etkisindeki Türk Edebiyatı

İSLAM UYGARLIĞI ÇEVRESİNDE GELİŞEN TÜRK EDEBİYATI

A.   11. ve 12. YÜZYILLARDA İSLAMİYET VE TÜRK KÜLTÜRÜ

Manas Destanı, Kırgızların geleneklerini, ahlak ve aile hayatlarını, dünya ve hayat görüşlerini anlatması açısından önem taşımaktadır. Genellikle 7’li, 8’li hece ölçüsüyle söylenen bu destanda yarım uyaklar ve mısra başlarında görülen aliterasyonlar vardır.
Türkler İslamiyet’i kabul etmeden önce Şamanizm’e inanıyorlardı. Daha sonra Türkler eski dinleriyle yeni yayılmakta olan İslamiyet’i karşılaştırdılar. Yeni dinde- ki tek tanrı inancı, iman, ahlak ve erden gibi anlayışlardaki ortak noktalar Türklerin bu dini benimsemelerinde etkili olmuştur. Türklerin topluluk hâlinde İslamiyet’i kabul etmeleri Karahanlılar dönemine rastlar. İlk Müslüman Türk devleti olan Karahanlılar, İslami döneme ait ilk eserleri ortaya koymuşlardır. Bu dönemde yazılan başlıca eserler arasında Kutadgu Bilig, Divan-ı Lügat’it Türk ve Atabetü’l Hakayık’ sayabiliriz.
İslamiyet’le birlikte Türkler yeni bir sanat ve edebiyat anlayışına yöneldiler. İslamiyet’i kabul eden ulusların hepsi bu dinin egemen olduğu dil ve sanat anlayışıyla eserler veriyorlardı. Böylece Arap edebiyatı nazım biçimlerini ve aruz ölçüsünü kullanmaya başladılar.
Türkler 11. ve 12. yüzyıllarda Karahanlılar, Gazneliler, Selçuklular ve Gorlular adları altında değişik bölgelerde devletler kurdular. Bilim dili olarak Arapça, edebiyat dili olarak da Farsça kullanıldı. Arap ve Fars edebiyatının etkisinde kaldılar. Toplumda giderek halk ile aydınlar arasında kültür ve sanat anlayışında farklılıklar oluştu. Bu yüzyılın önemli özelliklerinden biri de Türk dilinin ayrı coğrafik bölgelerde Doğu Türkçesi (Karahanlı Türkçesi) ve Batı Türkçesi adıyla ikiye ayrılmasıdır.

B.  İSLAMİ DÖNEMDE  İLK  DİL  VE EDEBİYAT   ÜRÜNLERİ (11.   VE 12. YÜZYIL)

1.    Kutadgu Bilig – Yusuf Has Hacib




Karahanlılar dönemi ilk edebiyat ürünü olan Kutadgu Bilig, Balagasun’da doğmuş Yusuf Has Hacib’in İslam dünyasında pek çok örneği olan öğüt kitabı geleneğinin Türkçedeki ilk ve en güzel örneklerinden biridir. Kutadgu Bilig, kültür tarihimizi aydınlatabilecek düşünceleri, toplumun değer yargılarını, insanın evrensel boyuttaki problemlerini alıp işlemektedir.
Kutadgu Bilig’in bütünü 6645 beyitten oluşmuştur. Her beyit kendi içinde uyaklıdır. Arada dörtlüklere de rastlanmaktadır. Aruzla yazılan ilk eserlerdendir. Eser- de yalın bir dil kullanıldığı için süslü ve sanatlı bir dille yazılmamıştır.
Alegorik bir eser olan Kutadgu Bilig kahramanlarının her biri bir varlığı simgelemektedir. Eser Kün Toğdı (doğru yasa hükümdar), Ay Toldı (saadet, vezir), Öğdilmiş (anlayış, vezirin oğlu), Odgurmuş (hayat ve dünyanın sonu, vezirin oğlu)’ın kendi aralarındaki konuşmalarına dayanır. Bu konuşmalarda iyi bir devlet yönetiminin tablosu çizilir. Kutadgu Bilig bir siyasetname niteliği taşır. Ayrıca sadece yazıldığı çağa özgü olmayıp bütün çağlar için geçerli bir eserdir.

Kısaca Kutadgu Bilig:

  • Edebiyatımızdaki ilk mesnevidir.
  • Edebiyatımızda aruzla yazılan ilk eserdir.
  • Edebiyatımızdaki ilk siyasetnamedir.

2.    Atabetü’l Hakâyık – Yüknekli Edip Ahmet

Atabet’ül Hakâyık, Yüknekli Edip Ahmet tarafından yazılmış ve Emir Mumammed’e sunulmuştur. Arapça ve Farsça bilen yazarın şiirlerinin hikmet hâlinde dilden dile dolaştığı ifade edilmektedir. Atabetü’l Hakâyık’ta bilgili olmanın üstünlükleri değeri, doğru davranmanın ve doğru sözün önemi vurgulanmaktadır.
Eser, Allah’a, Peygambere, dört halifeye ve eserin sunulduğu beye övgü ile başlar. 484 mısradan oluşan eserde edep, ahlak, töre ve dinî konularda öğütler verilmiştir. İslami dönem Türk edebiyatının elde bulunan ikinci eseridir.

3.    Divân-ı Lügat’it Türk – Kaşgarlı Mahmut

Kaşgarlı Mahmut, adı “Türk Dilinin Karşılaştırmalı Sözlüğü” anlamına gelen kitabını, Bağdat’ta yazıp bitirerek Abbasi halifesi Ebul Kasım Abdullah’a sunmuştur.
Bu eser Türkçenin ilk sözlük ve dil bilgisi kitabıdır. İçinde o döneme ait çok sayıda Türkçe sözlük ile Türk halk edebiyatından alınmış şiir örnekleri, Türkçe deyimler ve atasözleri vardır. Eserde Türk boylarını gösteren bir harita da yer almaktadır. (İlk Türk Milliyetçisi Kaşgarlı Mahmut mu imiş, ne?) Ayrıca Kaşgarlı Mahmut Araplara Türkçeyi öğretmek için kitabını kaleme almadan önce Türklerin yaşadığı coğrafyaları dolaşarak uzun yıllar araştırma yapmıştır.

4.    Divan-ı Hikmet – Ahmet Yesevî

Ahmet Yesevî tarafından yazılmıştır. Kitap, biçim yönünden koşma nazım şekli- ne benzeyen “Hikmet” adı verilen şiirlerden oluşur. 12’li ve 14’lü hece ölçüsüyle yazılan bu şiirlerde genellikle yarım uyak kullanılır. Doğu Türkçesiyle yazılmış, didaktik (öğretici) bir eser olan Divan-ı Hikmet’te yaratılış, dünya, olgun insanın özellikleri, var oluşumuzun nedenleri, dinî hikâyeler yer almaktadır.

C.  OĞUZ TÜRKÇESİNİN ANADOLU’DAKİ İLK ÜRÜNLERİ (13 – 14 YÜZYIL)

1.    İlahi

Dinî – tasavvufi Türk edebiyatında şiirlerin genel adı “ilahi”dir. Bu ilahilere, Bek- taşiler “nefes” Mevleviler “ayin” demişlerdir. Dinî – tasavvufi Türk edebiyatında hem hece hem aruz ölçüsü kullanılmıştır. Tekke ve tarikatlarda yetişen şairlerin çoğu, şiirlerini saz eşliğinde söylemişlerdir. Hallacı Mansur, Ahmet Yesevî, Haci Bektaşi Veli, Yunus Emre ve Mevlana gibi pek çok düşünür ve şair tasavvuf edebiyatında eserler vermiştir.
Anadolu’da Türk edebiyatı ilk kalıcı örnekleri 13. yüzyılda artık edebî yazı dili özelliği kazanmaya başlayan Oğuzca ile vermeye başlamıştır. Daha sonraları bu yüzyıllarda bilim ve edebiyat yoluyla Arapçadan, Farsçadan dilimize sözcükler yanında bu dillere ait kurallar da girmeye başladı. Bunu 1277 yılında Karamanoğlu Mehmet Bey “Bugünden sonra divanda, dergâhta, bergâhta, mecliste, meydanda Türkçeden başka dil kullanılmayacaktır.” diyerek bir fermanla önlemeye çalışmıştır.

2.    Gazel

Ahmedî tasavvuf düşüncesinin yaygın olduğu 14. yüzyılda din dışı konularda şiirler yazdı. Kaside, gazel ve mesnevilerinde aşk duygusunu işledi. Gazellerini edebî sanatlarla söyleyen şair, sözcükler yardımıyla ortaya koyduğu ahenkle de renkli bir söyleyişe ulaşmıştır. Kendinden sonra gelenler üzerinde büyük etkisi olan Ahmedî’nin İskendername, Çemşid ü Hurşit mesnevileri ile Divan’ı bulunmaktadır.

3.    Battalname




Battalname’de Battal Gazi’nin İslamiyet uğruna Bizanslılarla ve başka milletlerle yaptığı savaşlar anlatılmaktadır. Eski edebiyatımızda romanın yerini tutan “Battalname”, “Saltukname”, “Danişmendname” denilen uzun kahramanlık hikâyeleri vardır. Ayrıca dilden dile dolaşan Tahir ile Zühre, Ferhat ile Şirin gibi halk hikâyelerinin yanı sıra dinî hikâyeler ve menkıbeler uzun kış gecelerinde evlerde, konaklarda, hanlarda ve kervansaraylarda okunur ve anlatılırdı.

4.    Dede Korkut Hikâyeleri

15. yüzyılda yazıya geçirilen ve destan – hikâye özelliği gösteren metinlerden oluşan Dede Korkut Hikâyeleri’nde Müslüman Oğuzların iç ve dış savaşları anlatılmıştır. Bu hikâyelerde genelde yiğitlik havası eser. Kimi kahramanlar olağanüstü güce sahiptirler.
Dede Korkut, İslamlıktan önceki Türk ozanlarının toplum içindeki şairlik, kahinlik, musikicilik vb. görevleri kendinde toplamış, onları İslami bir renk altında sürdürmüştür. Bir takım kalıplaşmış söz biçimleri bütün hikâyelerde sık sık tekrarlanır. Ayrıca hikâyeleri okurken çok canlı doğa tasvirleriyle karşılaşırız.

5.    Danişmendname

Danişmendliler devletin kurucusu Battal Gazi torunlarından Melik Danişmend Gazi Ahmed 6. Ali’nin Anadolu Seferini ve savaşlarını konu alır. Danişmendname Türk ve İslam kültürünün birleştiği destansı bir halk romanıdır. Bu eser o dönem halkının kolay anlayabileceği bir dille söylenmiştir.

6.    Mesnevî

10. yüzyılda tam bir halk hikâyesi biçimini alan Leyla ve Mecnun mesnevisinin konusu, birbirini küçük yaşta seven ama kavuşamayan iki gencin aşkıdır.
Gülşehri Mantıku’t Tayr’da, Âşık Paşa ise Garibnâme’de sonu Tanrı’ya varan aşkı anlatmak için, Mecnun’un efsaneye dönüşen aşkından yola çıkarlar. Leyla ve Mecnun mesnevilerinin, edebiyat dünyasında benzersiz bir eser sayılanı elbette Fuzulî’nin yazdığıdır.
Mesnevilerde her beyitin dizeleri kendi aralarında uyaklıdır.
———–a
———–a
———–b
———–b
Türk edebiyatında tanınmış mesneviler şunlardır: Kutadgu Bilig / Yusuf Has Ha- cib, Garibname / Âşık Paşa, Mesneî / Mevlane Celaleddin-i Rumî, Risaletü’n Nushiyye / Yunus Emre, Harnâme / Şeyhî, Mevlid / Süleyman Çelebi, Leyla ve Mecnun / Fuzuli, Hüsn–ü Aşk / Şeyh Galip.

7.    Öğretici Metinler

Daha çok dinî, ahlaki, felsefi, sosyal, edebî, estetik gibi konularda bilgi ve öğüt vermek için yazılan manzum eserler öğretici (didaktik)tir. Fablları bu türün ilk örnekleri sayabiliriz.
Edebiyatımızda ilk öğretci manzume Yusuf Has Hacib’in Kutadgu  Bilgi’idir. Edip Ahmet Yükneki’nin Atabetü’l Hakayık’ı, Ahmet Yesevi’nin Hikmet’i, Yunus Emre’nin Divanı, Mevlana’nın Mesnevi’si, Âşık Paşa’nın Garibnâme’si, Nabi’nin Hayriye’si edebiyatımızın önemli öğretci metinleri arasında yer alır. Öğretici şiirlerin en güzel örneklerini verenlerden biri Mehmet Akif’tir.

8.    Mevlâne Celâleddin-i Rumî

Mutasavvıf, şair ve “Bilginler Sultanı” olarak anılan Mevlâna ırk, din ayrımı gözetmeden bütün insanlığı kucaklayarak birliği, hoşgörüyü, iyiliği öğütler.
Mevlâna tasavvuf, Tanrı, aşk, dünya hakkındaki görüşlerini ünlü eseri Mesnevî’de dile getirir. Birçok dile çevrilen, açıklanan Mesnevî’si ayetler, hadisler, şiir alıntı- ları, öyküler ve öğütler yoluyla Tanrı’ya ulaşmanın yollarını anlatır bizlere. Ona göre insan Tanrı’ya kendini derin bir aşka bırakarak ulaşabilir.

9.    Nasreddin Hoca

Kısa, nükteli, güldürücü eserlere “fıkra” denir. Bu tür fıkralar daha çok sözlü edebiyat geleneğinin ürünleridir. İnsanları güldürmek, bazen de düşündürmek için anlattığımız esprili hikâyelerin yanı sıra güncel olayların kaleme alındığı ga- zete yazılarına da “fıkra” denir.
Nasreddin Hoca sayısız fıkralarıyla tanınmış bir Türk halk bilgesidir. Doğum yeri Sivrihisar’dır ve yerleştiği Akşehir’de ölmüştür. Nasreddin hoca fıkralarıyla ilgili olan kitaplar dünyanın pek çok ülkesinde yayımlanmıştır. Günümüze değin ula- şan Nasreddin Hoca fıkraları anonim halk ürünleridir.
Nasreddin Hoca, güç durumlardan kurtulmak için küçük hesaplara başvurmaz. Her yaptığı sağduyuya, ahlak esasına dayanır. Anadolu kültürünün en güçlü figürü Nasreddin Hoca mert, güleryüzlü, zeki, sabırlı, ağırbaşlı yapısıyla Türk halkının kendisidir.




Sosyal Medyada Paylaş Facebook Twitter Google+
Açık Lise sınavlarına hazırlanmanın en kolay hali: AçıkTercih AÖL Test Çöz!

Mobil Uygulamamızı İNDİRİN! AÖL Yeni Müfredat Çıkmış Sınav Sorularını Çözün!


Etiketler: , , , , , , , , , , ,
Eklenme Tarihi: 25 Kasım 2018

Facebook Yorumları

Konu hakkında yorumunuzu yazın