DENEME

DENEME

Herhangi bir konu üzerinde, yazarın kesin yargılara varmadan görüş ve düşüncelerini samimi bir üslupla kaleme aldığı yazılara denir. Birkaç sayfayı geçmez ve serbest şekilde yazılır, düşüncelerini kanıtlama amacı gütmez. Ancak kendi görüş ve düşüncelerini başka yazarların sözleriyle destekleyebilir. Deneme, süreli yayınlar (gazete ve dergi) sayesinde ortaya çıkan ve gelişen bir türdür.

Denemede daha çok, evrensel konular ele alınmakla birlikte konu sınırlaması yoktur. Hemen her konu denemede ele alınabilir ancak konu derinlemesine işlenmez. Deneme yazarı kendi kendisiyle konuşur ya da karşısında biri varmış da onunla dertleşiyormuş gibi yazar, anlattığını içtenlikle dile getirir. İyi bir deneme yazarından geniş bir dünya görüşüne, zengin bir edebiyat, sanat ve felsefe kültürüne; açık, özgün ve sürükleyici bir üslup özelliğine sahip olması beklenir. Deneme türünün çıkış noktası her şeyden önce yazarın kendi benlik ve izlenimleridir. Nurullah Ataç’ın deyimiyle “Benin ülkesidir.”

Denemede; yazarın olay, olgu, durum ve günlük yaşamın süreğenliği içinde hayata ve olaylara kendi kişisel penceresinden bakış ve algılamalarına yer verilir. İnsanlığı ilgilendiren ve düşündüren konuları ele almasına rağmen herkesten farklı bir bakış açısıyla duruma veya olaya bakabilir. Amacı okura ele aldığı konu hakkında bir bakış açısı kazandırmaktır. Deneme yazarı düşüncelerini aktarırken birtakım bilimsel verilerden yararlansa da daha çok kişisel yaşantısını yansıtır.

Bu türün ilk örnekleri 16. yy.da Fransız yazar Montaigne tarafından verilmiştir. F. Bacon (Beykın), T.S. Eliot (Elyıt), A. Camus (Kamü), E. C. Alain (Alen), J.P. Sartre (Satr) dünyaca ünlü deneme yazarlarından bazılarıdır. Türk edebiyatında ise deneme türü Tanzimat sonrasında karşımıza çıkar. Özellikle Tanzimat Dönemi’nde gazete ve dergilerin ortaya çıkışı denemenin yaygınlaşmasına zemin hazırlar. Servet-i Fünun Dönemi’nde denemenin klasik tanımına uygun nitelikte yazılar dergi ve gazete sayfalarında görülmeye başlanır. Cenap Şahabettin, Ahmet Rasim, Ahmet Haşim ve Yahya Kemal ilk deneme yazarları olarak kabul edilebilir. Deneme türünün gelişmesi Cumhuriyet Dönemi’yle birlikte başlar. Bu dönemde çokça tercih edilen bir tür olarak edebiyat dünyasında yerini alır. Cumhuriyet Dönemi yazarlarının hemen hepsi bu türde eser vermiştir.

Ahmet Haşim’in Gurebâhâne-i Laklakan, Bize Göre, Frankfurt Seyahatnamesi deneme türünün en güzel örneklerindendir. Deneme türüyle ismi özdeşleşen Nurullah Ataç ise deneme türündeki yazılarını “Günlerin Getirdiği, Karalama Defteri, Sözden Söze, Ararken, Diyelim, Söz Arasında, Okuruma Mektuplar” kitaplarında bir araya getirmiştir. Ataç’ın Divan, halk ve Batı edebiyatını iyi bilmesi, yeniyi sürekli takip etmesi ve beğendiklerini açıkça söylemekten çekinmemesi denemelerinin özelliğini teşkil eder. Ahmet Hamdi Tanpınar da deneme türündeki “Beş Şehir” ve “Yaşadığım Gibi” adlı eserleriyle tanınır. Mehmet Kaplan, “Dil ve Kültür, Büyük Türkiye Rüyası, Edebiyatımızın İçinden, Nesillerin Ruhu”  adlı eserlerinde sanatçı ve eserler üzerinde durur; dil, kültür, edebiyat ilişkisi üzerine dikkatleri çeker. Nihat Sami Banarlı, Abdülhak Şinasi Hisar, Suut Kemal Yetkin, Sabri Esat Siyavuşgil, Ahmet Muhip Dıranas, Sabahattin Eyuboğlu, Haldun Taner, Salah Birsel, Sezai Karakoç, Melih Cevdet Anday, Oktay Akbal ve Cemil Meriç deneme türünün diğer önemli isimleridir. Türk edebiyatında deneme türündeki eserlerin büyük bir kısmı sanat ve edebiyat, konularında kaleme alınmış yazılardır. Bu denemelerin çoğu çeşitli dergilerde yayımlanıp sonradan kitap olarak basılmış yazılardır.

Denemenin Türleri

Denemeler ele alınan konuya yaklaşımları bakımından ikiye ayrılır: izlenimsel deneme ve eleştirel deneme.

İzlenimsel (klasik) Deneme

İzlenimsel (klasik) denemenin temsilcisi aynı zamanda bu türün kurucusu Fransız yazar Montaigne’dir. Bu tür denemelerde yazar kendi benini merkeze alır. Ancak izlenimlerinden hareketle anlattığı konular tüm insanlığı ilgilendiren evrensel boyutları olan konulardır. Türk edebiyatında Ahmet Haşim’in ve Nurullah Ataç’ın denemeleri bu tarz denemeye örnek gösterilebilir.

Eleştirel Deneme

Dünya edebiyatında bu türün en önemli temsilcisi olarak İngiliz yazar, François Bacon (Franços Bekın) kabul edilir. Eleştirel denemede de öznellik ağır basmasına rağmen yazar, ele aldığı konu karşısında eleştirel bir tutum sergiler. İzlenimsel denemelerden farklı olarak bireysel de olsa birtakım yargılamalara ulaşır. Bu yargılamalar tam anlamıyla nesnel bir nitelik taşımaz. Felsefe, edebiyat ve sanatla ilgili denemeler genellikle bu türden denemelerdir. Günümüzdeki denemeler daha çok eleştirel türden olanlardır.

Uyarı: Nurullah Çetin Türk edebiyatında denemeleri konu bakımından şu şekilde tasnif eder: sanat ve edebiyat konulu denemeler, tarihî denemeler, dil konulu denemeler, felsefe konulu denemeler, şehir konulu denemeler, sosyal ve siyasi konulu denemeler, din konulu denemeler, psikoloji konulu denemeler, kadın konulu denemeler, karışık konulu denemeler.

Denemenin Benzer Türler İle İlişkisi

Bir düşünce yazısı olan denemenin gazete çevresinde oluşan diğer öğretici metinlerle benzer ve farklı yönleri vardır. Denemenin en çok benzerlik gösterdiği tür eleştiridir. Biçim ve içerik özellikleri, iki türü birbirine yaklaştırır ancak bu iki tür yazarın ele aldığı konuyla ilgili tavrı ve bakış açısı yönünden farklılık gösterir. Eleştirinin konusu incelenen eserle sınırlanmışken denemede herhangi bir konu sınırlaması da yoktur. Eleştiride ele alınan eserin değerli ya da değersiz yönleri örneklerle ve nesnel biçimde ortaya konur. Denemede ise yazar seçtiği konuyu kanıtlama, belgeleme kaygısı olmadan istediği gibi işler.

Deneme ile benzerlik gösteren türlerden biri de makaledir. Nesnel bir anlatımla yazılan makalede yazar ileri sürdüğü tezleri ve düşünceleri kanıtlar, kesin bir dille sonuca bağlar. Öznelliğin hâkim olduğu denemede ise böyle bir zorunluluk yoktur. Makalenin dili daha açık ve anlaşılır, üslubu da denemeye göre ciddidir.

Denemenin en belirgin özelliklerinden biri sohbet havasında yazılmasıdır. Bundan dolayı denemeler sohbet türündeki yazılarla benzerlik gösterir ancak sohbette yazar okur ile konuşur gibi bir anlatımı tercih eder. Böyle yapmakla okuru etkilemeye ve yönlendirmeye çalışır. Denemede ise yazarın kullandığı üslup kendi kendisiyle konuşuyormuş gibidir.

Deneme ile fıkra türleri arasında kimi yönlerden benzerlikler vardır. Ancak fıkralarda çoğunlukla toplumu ilgilendiren güncel olaylar, denemede ise daha genel konular ele alınır.  Deneme yazarları kimi zaman yazılarında anılarına yer verebilir. Denemede anıların anlatılmasındaki amaç, söylenenlerin desteklenmesi, örneklendirilmesine yöneliktir. Anıda ise amaç yazarın yaşadığı ya da tanık olduğu, duyduğu olayları, yaşantıları okurla paylaşmaktır.

 

Sosyal Medyada Paylaş Facebook Twitter Google+
Açık Lise sınavlarına hazırlanmanın en kolay hali: AçıkTercih AÖL Test Çöz!

Mobil Uygulamamızı İNDİRİN! AÖL Yeni Müfredat Çıkmış Sınav Sorularını Çözün!


Etiketler: ,
Eklenme Tarihi: 29 Aralık 2019

Facebook Yorumları

Konu hakkında yorumunuzu yazın