Anadolu’da Yaşamış Antik Filozoflar
Anadolu’da Yaşamış Antik Filozoflar
MÖ 5-6. yüzyıl arasında Anadolu’nun batı kıyısında yaşamış bazı filozoflar, o dönem doğa olayları hakkındaki açıklamalarıyla öne çıkmıştır. Bu açıklamaların ortak niteliği; mitolojik unsurlar içermeyen, doğal gözleme ve incelemelere dayanmasıdır. Filozoflar; varlığı, doğayı ve evreni yapmış oldukları gözlemler çerçevesinde belli ilkelerle açıklamaya çalışmıştır. Thales, Anaksimandros, Anaksimenes, Anaksagoras, Ksenofanes ve Herakleitos en çok bilinen filozoflardandır.
TYT-AYT Felsefe Grubu Mobil Uygulaması: Konu Testleri, Özet Konu Anlatımı, Deneme Sınavları ve fazlası
Filozofların çalışmaları, kendilerinden sonrakiler için temel olması ve felsefenin gelişip sistemleşmesine katkı sağlaması açısından önemlidir. Felsefenin sistemli olarak başlaması noktasında çoğu kaynakların bu filozofları işaret etmesi onların önemini daha da artırmaktadır. O dönem itibarıyla felsefi düşünceye katkısı olmuş birçok düşünür, bu coğrafyada bulunur. Diogenes, Aristoteles, Epiktetos ve Lukianos bunlar arasında öne çıkanlardır.
Thales
Milet’te (Aydın/Didim) yaşamıştır. Bazı kaynaklara göre tarihin ilk filozofu ve bilim insanı olarak kabul edilir. Evrene yönelik açıklamasında maddeye dayalı bir ilke öne sürmüştür. Felsefe dışında matematik, geometri, coğrafya ve astronomi gibi alanlarda da çalışmaları vardır. Güneş tutulmasını önceden tahmin ettiği söylenir. Geometride kendi ismiyle geçen “Thales Teoremi” ni oluşturan da odur.
Anaksimandros
Thales gibi Milet’te (Aydın/Didim) yaşamıştır ve onun öğrencisi olarak kabul edilir. Matematik, astronomi, haritacılık ve doğa gibi konularda da çalışmalar yapmıştır. Güneş saati üzerinden güneşin konumunu belirleyen bir alet geliştirdiği ve yeryüzü haritalarını çizdiği de söylenir.
Anaksimenes
Milet’te (Aydın/Didim) yaşamış filozoflardandır. Anaksimandros’un öğrencisi olduğu kabul edilir. Evren sistemi ve varlıkların oluşmasıyla ilgili düşünceleri felsefe tarihinde öne çıkmıştır. Astronomi alanında çalışmalar yapmıştır. Güneş ve Ay tutulmaları hakkında doğru bilgiler vermiştir.
Anaksagoras
Klazomenai’da (İzmir/Urla) yaşamıştır. Felsefe tarihinde varlıkların temeline yönelik “nous” kavramıyla öne çıkmıştır. Bu kavram, maddeleri bir amaca göre düzenleyen ve hareket ettiren ilkeyi işaret eder.
Herakleitos
Ephesos’ta (İzmir/Efes/Selçuk) yaşamıştır. Varlıklar üzerine oluş düşüncesiyle öne çıkmıştır. Yapıtlarının anlaşılması güç olması ve anlatımını özdeyişler şeklinde yapmasından dolayı ona “Karanlık Herakleitos” denmiştir. Düşünce tarihinde “Aynı ırmağa iki kez giremezsin” sözünün sahibidir.
Epiktetos
Hierapolis’te (Denizli/Pamukkale) doğmuştur. Stoa felsefesinin temsilcilerinden olan Epiktetos, ahlak alanındaki düşünceleriyle tanınmıştır. Dönem itibarıyla köle olarak dünyaya gelen ve sonradan kölelikten azat edilen filozoftur. Bilgelik, irade, özgürlük ve doğaya uyum gibi konularda fikirleriyle öne çıkmıştır.
Diogenes
Sinope’de (Sinop) doğmuştur. “Kinik” felsefi öğretisini savunan filozoftur. Rıhtımda bir küfenin içinde yaşayan Diogenes, hayatta malın mülkün önemli olmadığını, insanın doğaya uygun yaşamasının gerektiğini ileri sürmüştür. Kendisini ziyarete gelen Makedonya Kralı Büyük İskender’in “Benden bir isteğin var mı?” sözüne karşılık “Gölge etme başka ihsan istemez.” sözüyle düşüncelerini açıkça ortaya koymuş bir filozoftur.
Lukianos (Lukiyanos)
Şamişat’ta (Adıyaman/Samsat) doğmuştur. Özellikle ahlakla ilgili eserler vermiştir. Güçlü bir retorikçidir (Söz ile ikna etme sanatı.). Dönemin özellikle de Kiniklerin düşüncelerini ve mitolojik inanışlarını eleştirmiştir.
Ksenofanes (Kısefones)
Kolophon’da (İzmir/Değirmendere) doğmuştur. İnsan ve toplumun kültürel yaşantısıyla ilgili düşünceler ortaya koymuştur.
Aristoteles
Felsefe tarihinin en önemli filozoflarından Aristoteles, yaşamının bir kısmını Assos’ta (Çanakkale/Ayvacık) geçirip burada felsefi çalışmalar yaptığı için Anadolu’da yaşayan filozoflar arasında sayılmıştır. Mantık, siyaset ve biyoloji gibi birçok bilgi alanında çalışmalarıyla öne çıkan Aristoteles, o dönem itibarıyla bu alanların çoğunda ve etkisi çağlar boyu süren görüşler ortaya koymuştur. Kendinden önceki felsefeler ve bilimsel çalışmalar hakkında vermiş olduğu bilgiler dolayısıyla ilk felsefe ve bilim tarihçisi olarak da bilinir. Canlıları sınıflandırması bakımından da ilk biyolog olarak bilinen Aristoteles, bunlarla beraber Makedonya Kralı Büyük İskender’in öğretmenliğini de yapmıştır.
Kleanthes
Çanakkale Ayvacık’ta doğumuştur. Kleanthes, Atina’ya gittikten sonra Zenon’un öğrencisi olmuş ve o öldükten sonra okulunun başına geçmiştir. Çok yoksul olan ve bahçelerde çalışan Kleanthes’in ilk mesleği de boksörlüktür.
Antik Çağ Felsefesi’nin (MÖ. 6 – MS. 2. yy.) Ayırt Edici Özellikleri
MÖ 6-MS 2. yüzyıl felsefesi, Antik Çağ felsefesi olarak da bilinir. Bu çağa genel olarak bakıldığında tartışmaların bazı dönemlerde farklılaşarak yoğunlaştığı görülür. Doğa felsefesi olarak adlandırıldığı dönemde ilk neden ve değişim; felsefenin insana yöneldiği dönemde Sokrates ve sofistlerin bilgi ve ahlak; sistematik felsefenin başladığı dönemde ise Platon ve Aristoteles’in varlık, bilgi ve değer alanına ait tartışmaları öne çıkar.
Arkhe ve Değişim Sorunu
MÖ 6. yüzyıl felsefesinin ortaya çıkışının belirginleştiği dönemdir. İlk dönem filozoflarının cevaplarını doğadan elde etme düşüncesi, onların doğa filozofları olarak bilinmesini sağlamıştır.
Bu dönem felsefesinin ana problemi, varlığın ilk nedeninin ne olduğu düşüncesidir. Varlığı oluşturan ilk neden sorunu, aynı zamanda varlığın ilk maddesinin ne olduğu problemi olarak da görülmüştür. Varlığın ilk nedeni; temel, ilk ilke ve arkhe olarak da isimlendirilmiştir. İlk neden, her şeyin ondan çıktığı ve her şeyin temelini belirleyendir. İlk neden problemi; bir yandan öz (mahiyet) tartışmalarına, bir yandan varlığın değişimi tartışmalarına dönüşmüştür. Doğa filozoflarından Thales, Anaximandros, Anaximenes, Empedokles ve Demokritos varlığın özü tartışmalarında ilk neden anlayışıyla öne çıkmıştır. Varlığın değişimi tartışmalarında ise felsefe tarihinin ilk karşıt fikirlerinin sahipleri olan Herakleitos ve Parmenides’in ve Yunan filozoflarının dışında etkili bir filozof olan Lao Tse’nin görüşleri önemlidir. Bu dönemi daha iyi anlamak için ismi geçen filozofların görüşlerini kısaca açıklamak gerekmektedir.
Thales
Düşünce tarihinin ilk filozofu olarak kabul edilir. Felsefe dışında matematik ve astronomi alanlarında bilgiler ortaya koymuştur. Ona göre evrenin ilk nedeni (arkhesi), sudur. Su; varlıkların tümünün nedeni, ilk maddesidir. Değişen her şeyde değişmeden varlığını sürdürendir.
Evrendeki çokluğun temelindeki birliktir. Suyun soğuduğunda buz, ısındığında ise buhar olması suyun tüm varlıklarda farklı biçimlerde var olduğunu gösterir. Evrenin arkhesi problemini ilk olarak Thales dile getirmiş ve cevabı da doğadan vermiştir. Kendinden sonraki düşünürler için değişim, birlik ve çokluk gibi tartışma başlıkları açmıştır.
Anaksimandros
Thales’in öğrencisidir. Felsefeyle birlikte astronomi, matematik, kartografi (haritacılık) ve siyasetle ilgilenmiştir. Hocası Thales gibi evrenin ana maddesinin ne olduğunu sorar.
Ona göre arkhe nicelik olarak sınırsız, nitelik olarak ise belirsiz olmalıdır. Bu da su gibi fiziksel bir madde olamaz. Anaksimandros’a göre arkhe; duyusal olmayan bir varlık, soyut bir ilkedir. Sonsuz olan bu ilk neden apeirondur. Apeiron, bütün varlıkların temelidir. Apeirondan ilk olarak birbirine karşıt olan sıcak ve soğuk ortaya çıkmıştır. Bütün varlıklar da bu iki durumun oluşturduğu zıtlıklardan oluşur. Sonrasında metafizik olarak nitelendirilecek bir alanın felsefe tarihindeki ilk örneklerini vermiştir. “Doğa Üzerine” adlı eserinin bazı bölümleri günümüze ulaşmıştır.
Anaksimenes
Anaksimandros’un öğrencisidir (Görsel 1.6). Özellikle astronomi alanında kendinden sonraki düşünürleri etkileyen çalışmaları vardır. Anaksimenes, hocası Anaksimandros ve Thales gibi arkhe problemiyle ilgilenmiştir. Hocasının ve beraberinde Thales’in arkhe fikrini benimsemiştir. Arkhe, Anaksimenes’te havadır. Hava, Thales’te olduğu gibi somut ancak hocasında olduğu şekliyle sonsuzluk niteliğindedir. O, “Hava olan ruh, nasıl bedeni ayakta tutuyorsa dünyayı ve evreni de ayakta tutan havadır.” demektedir. Hava, yoğunlaşma ve seyrekleşmesiyle diğer varlıkların oluşmasını sağlar. Havanın seyrekleşmesi ve yoğunlaşmasıyla varlıkların oluştuğu fikri, bazı düşünürleri etkilemiş ve özellikle atomculuk düşüncesinin ilk basamaklarını oluşturmuştur.
Empedokles
Filozof ve aynı zamanda bilim insanıdır. Tıp alanındaki çalışmalarının yanı sıra devlet yönetimiyle de ilgilenmiştir. Empedokles’te arkhe, tek bir maddeden değil dört ana maddeden oluşur: su, toprak, hava ve ateş. Kendinden başka bir şeye indirgenemeyen ve hareketsiz olan bu ana maddeleri hareket ettiren dış bir gücün olması gerektiğini söyler. Bu güç, sevgi ve nefrettir. Tözler değişmez ancak farklı oranlarda bir araya gelerek farklı varlıkların oluşumunu gerçekleştirir.
Sevgi birleştirici, nefret ise ayırıcı ilkedir. Kendinden önceki doğa filozoflarının arkhe anlayışlarını sentezlemiştir. Empedokles, çok yönlü bir filozoftur ve özellikle biyoloji ve psikoloji alanlarında çalışmalar yapmıştır.
Demokritos
Varlık anlayışında atomcu görüşü savunan ilk filozoftur. Felsefe dışında matematik, fizik, teknik, tıp ve psikoloji gibi geniş bir alanda çalışmaları vardır. Demokritos’a göre arkhe, maddenin en küçük yapı taşına kadar bölünüp artık bölünemeyecek hâle gelindiğinde elde kalan son parçadır.
O, bu parçaya atom demektedir. Atomlar sonsuz, değişmeyen, boşluksuz ve yer kaplayan özelliktedir. Sonsuz uzay ve boşlukta hareket eden atomlar, basınçları sonucu sınırsız şekiller halinde birleşerek varlıkları oluştururlar. Atomların bir araya gelmesi doğum, atomların birbirinden ayrışması ise ölümdür. Demokritos’un atomların hareket, birleşme ve ayrışma durumlarına yönelik düşünceleri; felsefe ve bilimlerdeki nedensellik fikrine kaynaklık
etmiştir.
Lao Tse
Lao Tse, Taoizmin kurucusu olarak kabul edilir. Lao Tse hakkındaki bazı bilgiler rivayetlere dayanmaktadır (Görsel 1.9). Tao; patika ve yol daha sonraları ise inanç ve öğreti anlamlarında kullanılmıştır. Lao Tse’ye göre dünya var olan ve var olmayanlardan meydana gelmiştir. Var olmayanların isimlendirilmesiyle var olanlar oluşmuştur. Bu değişim, sonsuz bir kaynaktan beslenir. Bu kaynak Tao’dur. Her şey Tao’dan çıkar ve ona geri döner. Tao, bu hâliyle tüm değişimlerin içinde değişmeden kalandır. Lao Tse; Tao düşüncesiyle doğa filozoflarındaki temel madde, ilke veya arkheye benzetilebilecek bir cevheri dile getirmiştir. Tao düşüncesiyle evrenin değişimine açıklama getirmeye çalışmıştır.
Herakleitos
Felsefede varlığın oluşu ve değişimi denince akla gelen ilk filozoftur. Bilgelik ile çok bilgi sahibi olmayı birbirinden ayırır. Kendinden önceki filozoflardan farklı olarak diğer bilgi dallarında çalışmaları yoktur.
Herakleitos’a göre “arkhe” ateştir. Ateş, ölçüsü değişse de değişimin temelinde bulunur. Ateş, oluş ve bitişi sağlayandır. Bu durum süreklidir yani her şey sürekli bir değişim içindedir. Değişimi anlamak için zamanı düşünmek yeterlidir. Her şey karşıtıyla vardır ve kaçınılmaz olarak karşıtına dönüşecektir. Yaşam ölüme, sıcak soğuğa… Karşıtların savaşı uyumlu birliğe ve ardından yeniden karşıtların savaşına dönecektir. Değişimin maddesi ateş, ilkesi logostur. Logos ölçüdür, akıldır. Ancak bu aklın her şeyi yeniden başlatmanın dışında belirli bir amacı yoktur. Herakleitos; kendinden sonraki filozofları özellikle değişim, oluş ve diyalektik düşünceleriyle derinden etkilemiştir.
Parmenides
Parmenides, kendinden önceki birçok doğa filozofunda temel problem olan arkhenin ne olduğundan öte varlığın değişimi ve bilgisi üzerine fikirler öne sürmüştür.
Felsefe tarihinin ilk büyük karşıtlığının tarafı olan Parmenides, Herakleitos’un düşüncelerinin tam tersini dile getirmektedir. Parmenides, düşüncesinin merkezine “Varlık vardır, yokluk yoktur.” ilkesini temel almıştır. Ona göre varlık; ezelî-ebedî, bölünemez, boşluk içermeyen ve hareketsiz olandır. Varlık aldatıcı olarak çokluk olarak görünse de asıl olarak varlık “Bir Olan”dır. Ayrıca değişimin reddiyle varlığın zamanla olan bağının olmadığını da söyler. Parmenides’e göre değişim, bir şeyin o şey olmaktan çıkıp başka bir şey olmasıdır. Yani bir şey varken yok olmaktadır. Yokluk olmadığından yok olmak da mümkün değildir. O hâlde değişim duyusal bir yanılgıdır. Varlığın değiştiğini düşünmek mantıksal bir hatayla çelişkiye düşmektir. Varlık vardır ve yokluk yoktur. Düşünce var olanların bilgisine sahiptir, yokluk olmadığından yokluğun bilgisi de olamaz.
Değişimi reddetmesi ve duyulara olan güvensizliğiyle bilgi konusunda aklı ön plana çıkarması, kendinden sonraki birçok filozofu da etkilemiştir.
Devamı: Antik Çağ’da Bilgi ve Ahlak Sorunu: Sofistlere karşı Sokrates
Açık Lise (125) Felsefe 3 Testleri
Açık Lise Felsefe 3 Testi (Temmuz 2020)
Açık Lise Felsefe 3 Testi (Temmuz 2019)
Açık Lise Felsefe 3 Testi (Nisan 2019)
Açık Lise Felsefe 3 Testi (Aralık 2018)

Mobil Uygulamamızı İNDİRİN! AÖL Yeni Müfredat Çıkmış Sınav Sorularını Çözün!
Etiketler: Anadolu'da Yaşamış Antik Filozoflar, Anaksagoras, Anaksimandros, Anaksimenes, Antik Çağ Felsefesi'nin Ayırt Edici Özellikleri, Aristoteles, Diogenes, Empedokles, Epiktetos, Herakleitos, Ksenofanes. Herakleitos, Lao Tse, Lukianos, MÖ 6. Yüzyıl-MS 2. Yüzyıl Felsefesi, Parmenides, Sofistler, Sokrates, Thales
Eklenme Tarihi: 22 Kasım 2018
Konu hakkında yorumunuzu yazın