AÖL Seçmeli Biyoloji 2 – 2. Ünite 1. Konu: Komünite Ekolojisi

AÖL Seçmeli Biyoloji 2 (Biyoloji 6) – 2. Ünite 1. Konu: Komünite Ekolojisi

AÖL Seçmeli Biyoloji 2 (Biyoloji 6) – 2. Ünite 1. Konu: Komünite Ekolojisi Konu Anlatımı

Komünite Ekolojisi Anahtar Kavramlar

  • Biyolojik Çeşitlilik
  • Ekosistem
  • Komünite
  • Rekabet
  • Simbiyotik İlişki
  • Süksesyon

Önce test çözmek isteyenler için: AÖL Seçmeli Biyoloji 2 (Biyoloji 6) – 2. Ünite 1. Konu: Komünite Ekolojisi Konu Testi Burada!



Komünitenin Yapısına Etki Eden Faktörler

Belirli bir alanda karşılıklı ilişkiler içinde yaşayan çeşitli bitki ve hayvan türlerinin oluşturduğu topluluğa komünite denir. Kısaca belirli bir alandaki farklı popülasyonların oluşturduğu birlikteliklerdir. İnsan sindirim sisteminde yaşayan mikroorganizmalar, bir gölde yaşayan su bitkileri, omurgasız ve omurgalı hayvanlar ile mikroorganizmalar komüniteyi oluşturur. Bir komünite; başka bir komünite ile komşu olabilir, başka bir komüniteyi kapsayabilir veya komünitenin bir bölümü başka bir komünite ile kesişiyor olabilir.

Belli bir bölgede, belli bir zaman diliminde yaşayan ve aralarında gen alışverişi olan bireyler topluluğuna popülasyon denir.

Komünitelerin içerdiği tür sayılar farklılık gösterebilir, buna tür çeşitliliği
denir. Tür çeşitliliğini etkileyen faktörler; yağış, nem, sıcaklık, ışık
gibi cansız faktörler olabileceği gibi avcı veya av sayısı, rekabet içindeki
türler gibi canlı faktörler de olabilir. Ekvator bölgelerindeki tür çeşitliliği
kutuplardan fazladır. Karasal ortamlarda tür çeşitliliğini etkileyen en
önemli faktör, enlem bölgelerindeki farklılıklardır. Ekvatordan kutuplara
doğru gidildikçe enlem derecelerine bağlı olarak güneş ışınlarının geliş açısı değiştiğinden sıcaklık, mevsimler, gece gündüz arasındaki zaman farkı, bitki örtüsü çeşitliliği, akarsu rejimleri, toprak yapısı ve toprağın karla örtülü olma süresi değişir. Karasal komünitelerde tür çeşitliliği de bu faktörlere bağlı olarak farklılık gösterir. Sucul komünitelerde
ise tür çeşitliliğini etkileyen en önemli faktörler, suyun derinliği ve temizliğidir. Suyun derinliklerine ışığın ulaşabilme oranı, sucul ekosistemdeki tür çeşitliliğini önemli ölçüde etkiler. Işığı kullanarak fotosentez yapan üretici canlıların sayısı da arttığından tür çeşitliliği de fazladır ancak ışığın ulaşmadığı bölgelerde ve kirliliğin fazla olduğu sularda tür çeşitliliği çok daha azdır.

Komüniteler birbirleriyle kesişim bölgeleri oluştururlar. Bu kesişim bölgelerine ekoton adı verilir. Burada her iki komüniteye ait canlılar barındığından tür çeşitliliği daha çoktur. Bu canlıların birey sayıları az, değişen çevre koşullarına toleransları fazladır. Örneğin; çayırlık alan ile ormanlık arasındaki geçiş bölgesinde çalılar, kısa boylu ağaç türleri bulunabilir.

Komüniteyi oluşturan canlılar arasında karşılıklı pozitif, negatif ya da nötr etkileşimler vardır. Bunlar rekabet, av-avcı ilişkileri ve simbiyoz yaşam şekilleridir. Bu etkileşimlerde bazen iki canlı da yarar sağlar. Bazen de canlılardan biri bu etkileşimden yarar sağlarken diğeri zarar görebilir veya etkilenmeyebilir.

Komünitede Tür İçi ve Türler Arasındaki Rekabet

Canlıların besin, yaşama alanı, çiftleşme gibi faktörleri elde etmek için birbirleriyle yarışmasına rekabet denir. Aynı türe ait bireyler arasındaki rekabete tür içi rekabet denir. Örneğin; bir tarladaki buğdaylar arasında topraktaki su ve mineraller bakımından rekabet görülebilir. Yakın aralıklarla ekilmişse rekabet fazla, uzak aralıklarla ekilmişse rekabet azdır. Farklı türlerin bireyleri arsındaki rekabete ise türler arası rekabet denir.
Aynı tohum ile beslenen kuş türleri bu tohumlar için; aslan, kaplan gibi yırtıcılar ise avladıkları tavşan gibi otçullar için rekabet ederler. 1934 yılında Rus ekolog G.F. Gause (G.F. Gaus), iki farklı paramesyum türü üzerinde deneyler yapmış ve rekabetin türler üzerine etkilerini araştırmıştır. Araştırmacı, çalışma yaptığı Paramesyum caudatum
(Paramesyum kaudatum) ve Paramesyum aurelia (Paramesyum aurelya) türlerine her gün düzenli olarak sabit besin vererek ayrı ayrı kültürlerde yetiştirmiş sonunda her iki popülasyonun da sayısının hızla arttığını ve bir süre sonra dengeye ulaştığını gözlemlemiştir. Daha sonra iki türü bir araya koyduğunda besin için yapılan rekabet sonucu Paramesyum aurelia (kaynakları daha iyi kullanmış) türü yaşamaya devam ederken,
Paramesyum caudatum türü yok olmuştur. Gause’un buradan çıkardığı sonuç, sınırlı kaynaklar için rekabet eden türlerin aynı ortamda birlikte bulunamayacağıdır. Bu olaya Rekabette Elenme İlkesi (Gause İlkesi) denir.



Gause, iki türün çok benzer olup, aynı sınırlı kaynaklar için rekabet ettiği ve aynı alanda birlikte bulunamayacağı sonucuna varmıştır.

Bir canlının beslenmek, korunmak, saklanmak, üremek ve diğer canlılarla ilişki içerisinde olmak için gösterdiği faaliyetlerin tümü o türün ekolojik nişi olarak adlandırılır. Bir canlının ne ile beslendiği, nerede yaşadığı, hangi canlılar ile etkileşim içinde olduğu sorularının cevabı o canlının ekolojik rolünü oluşturur.

Ekolojik nişleri farklı olan canlılar arasında rekabet azken ekolojik nişi benzer olan türler arasında rekabet fazladır. Rekabet sonucu zayıf olan tür ya farklı kaynağı kullanmak üzere değişime uğrar ya da ortadan kalkar. Aynı komünitede yaşayan ve ekolojik nişleri benzer olan canlıların bir arada yaşamasına olanak sağlayan bu olaya kaynak paylaşımı denir. Tür içi ve türler arası rekabet, bitki ve hayvan popülasyonlarının büyümesini sınırlar ve popülasyonları dengede tutar.

Komünitelerdeki canlılar arasındaki etkileşimlerden biri de av-avcı ilişkisidir. Bir canlının başka bir canlıyı beslenme amacıyla yakalamasına
avlanma denir. Yenilen canlıya av, yiyen canlıya avcı denir. Bir canlı
hem av hem de avcı olabilir. Yılan fareyi yediği için avcı, şahin tarafından
yenildiği için de av durumundadır. Av ve avcı arasında daima bir denge
ve adalet söz konusudur. Hayvanların bazıları da bitkileri veya bitki ile
beslenen başka hayvanları yiyerek hayatta kalırlar. Örneğin; bir vaşak, bir tavşanı avlayarak hayatta kalırken tavşan da otları yiyerek yaşamını sürdürür. Av ve avcı ilişkisinde adaptasyon da söz konusudur. Örneğin; ağaçların içindeki kurtlarla beslenen kuşların gaga yapıları, bu böcekleri ağaç içinden çıkarabilecek şekilde adaptasyona sahiptir. Bazı canlılar ise yaşadıkları ortam ile benzer renk ve desen özellikleri göstererek kamufle
olurlar.

Vaşak, kedigiller ailesinden etçil ve yabani bir hayvandır. Kediye benzemesine rağmen normal bir kediden çok daha iri, kulak uçları tüylü ve daha uzundur, kuyruğu kısadır. Genellikle kayalık ve dağlık bölgeleri tercih eder. Çok çeviktir, hızlı koşar, iyi tırmanır. Aynı zamanda iyi bir yüzücüdür. Avrupa ve Asya’ da dağlarda yaşar; Türkiye’ de ise Bolu, Kars, Erzurum, Sivas, Artvin ve Rize’ de yaşar.

Komünitede Türler Arasındaki Simbiyotik İlişkiler

Bir komünite içinde farklı beslenme şekillerine sahip canlılar bulunur. Fotosentez ve kemosentez, gibi reaksiyonlar ile inorganik maddelerden organik madde sentezi yaparak komünitenin besin ihtiyacını üretici canlılar karşılar. Tüketici canlılar ise besinleri dışardan almak zorunda olan canlılardır. Tüketici canlılardan holozoik beslenen canlılar, besinlerini büyük parçalar hâlinde alan ve sindirim sistemlerinde parçalayan canlılardır. Kullandıkları besin kaynaklarına göre otçul (herbivor), etçil (karnivor) ve karışık (omnivor) beslenenler şeklinde sınıflandırılır. Bazı tüketici canlılar ise ölü atıkları parçaladıkları için saprofit (çürükçül, ayrıştırıcı) olarak beslenir. Komüniteyi oluşturan canlılar, beslenme ihtiyaçlarını karşılarken birbirleriyle etkileşim hâlindedirler. Aynı komünitede bulunan farklı iki türün bir arada yaşamasına simbiyoz yaşam adı verilir. Simbiyoz yaşam şekilleri; mutualizm, kommensalizm, parazitizm ve amensalizm olarak sınıflandırılır.

1. Mutualizm:

İki ya da daha fazla türün karşılıklı yarar sağladıkları bir yaşam şeklidir. Bu birliktelikten her iki canlı da yarar görür. Ayrıldıklarında ise her ikisi de zarar görür. Mutualizm; hayvan-hayvan, bitki-bitki, hayvan-bitki, mantar-hayvan, mantarbitki, mikroorganizma-hayvan, mikroorganizma-bitki gibi farklı canlılar arasında görülebilir. Baklagiller ile köklerinde yaşayan azot bağlayıcı bakteriler, geviş getiren memeliler ile sindirim sistemlerinde yaşayan selüloz sindirici bakteriler, mercanlar ile dokuları arasındaki tek hücreli fotosentetik algler, mantar ve alg birlikteliğinden oluşan likenler ( mantar kök ile suyu alır, alg ise fotosentez yaparak besin sağlar) mutualist
yaşam örnekleridir.

Mutualist yaşam örneklerinden;

  • Havadaki azot gazını bağlayarak bitkinin azotu kullanabilmesini sağlayan bakteriler, baklagil köklerindeki nodüllerde yaşarlar. Karşılığında ise bitkiden organik besin alırlar.
  • Böcekler çiçekten nektar (bal özü) emerek beslenirler, bitkilerin de tozlaşmalarını ve nesillerinin devamını sağlarlar.
  • Heterotrof ve ototrof canlılar arasındaki mutualizme en güzel örnek mantar ve algin oluşturduğu liken adı verilen yaşam birlikleridir. Mantarın solunum sonucu ürettiği su ve karbondioksiti alg fotosentezde kullanarak besin ve oksijen üretir. Mantar da algin ürettiği bu besin ve oksijeni enerji üretiminde kullanır. Mantar aynı zamanda bu birlikte yere tutunma ve koruma görevi yapar.
  • Anemon adı verilen deniz mercanı yakıcı tentakülleriyle, özel bir mukus tabakası ile derisi kaplı olan palyaço balığını düşmanlarından korurken, palyaço balığı da anemonu onunla beslenen balıklardan uzak tutar.
  • İnsan vücudunda sindirim sistemi organlarında bağırsak florası adı verilen çok sayıda farklı türde mikroorganizma yaşar. Bu bakterilerin büyük bir kısmı faydalıdır. B ve K vitaminlerin üretilmesi ve bağırsak hücrelerinden emilimi, bağışıklık sisteminin gelişmesi ve zararlı bakterilerin üremesinin engellenmesi gibi görevleri vardır. Dengesiz beslenme ve uzun süreli antibiyotik kullanımı gibi faktörler, bağırsak florasının zarar görmesine neden olur. Bağırsak florasına yoğurt ve kefir gibi canlı mikroorganizma içeren gıdalar ile probiyotik gıdalar çok faydalıdır.

Birbirlerinin eksikliklerini tamamlayan bu canlılar ayrıldıklarında zarar görürler ve yaşayamazlar. Dostluk gibi her iki tarafın birbirine faydası vardır. Bu mutualizm şekline zorunlu mutualizm denir. Bazı canlılar arasında da gevşek (zorunlu olmayan) mutualizm görülür. Örneğin; timsah ile timsah avlandıktan sonra dişleri arasındaki besin parçalarını yiyen kuşlar arasında gevşek mutualizm vardır. Burada kuş timsahtan besin temin ederken, timsah da dişlerini temizletmiş olur.

2. Kommensalizm:

Bu birliktelikte beraber yaşayan canlılardan biri, beraberlikten fayda sağlarken diğeri yarar veya zarar görmeden yaşar. Örneğin; avcı hayvanların avladıkları hayvanlardan kalan atıklar leşçi hayvanlar tarafından tüketilir.

Kommensalizmin en önemli örneklerinden biri de köpek balıkları ile onların etrafında gezen Echeneis naucrates (Ekenays nokrates) balık türü arasında gözlemlenir. Köpek balığı avından kalan parçalar, bu ufak balıklar için besin kaynağı olur. Köpek balıkları ise ne yarar ne de zarar görür.

3. Parazitizm:

Bu yaşam birliğinde, organizmalardan biri bu birlikten fayda
sağlarken diğeri zarar görür. Başka bir canlının üzerinde yaşayarak ona zarar veren canlıya konakçı (parazit), zarar gören canlıya ise konak adı verilir. Parazitlerin birçoğu, konağın hastalanmasına neden olur hatta konağın ölmesine de neden olabilir. Konağa yerleştiklerinde parazitler, konağın savunma sisteminden etkilenmeden yaşayabilmektedir. Parazitler; genellikle bakteri, virüs, protista veya mantar gibi tek hücreli mikroorganizmalardır. Çok hücreli hayvansal ve bitkisel parazitler de bulunmaktadır.

Hayvansal parazitler, konak canlının vücudu içinde yaşayan iç parazit (endoparazit) ve konak canlının vücut yüzeyine tutunarak yaşayan dış parazit (ektoparazit) olmak üzere ikiye ayrılır.

İç parazitler, genellikle basit yapılı canlılardır. Sindirim sistemleri gelişmediğinden üzerinde yaşadıkları konağın sindirilmiş besinlerini kullanırlar. Konağın bağırsak yüzeyine tutunurlar. İç parazitlerin sindirim, sinir, hareket ve duyu gibi sistemleri gelişmemiş olmasına rağmen üreme sistemleri gelişmiştir. Tenyalar, karaciğer kelebekleri, bağırsak solucanı ve kıl kurdu örnek verilebilir. (Örnek: Konu testi 3. soruya bakın)

Dış parazitler hayvanların derilerine veya derileri üzerindeki tüy, kıl gibi yapılara tutunarak yaşarlar. Dış parazitler iç parazitlere göre daha gelişmiş olduklarından, konağın dokularını delmeye ve parçalamaya yarayan ağız ve üyeleri ile sindirim sistemlerine sahiptir. Duyu ve hareket organları da iyi gelişmiştir. Bit, pire, kene gibi eklembacaklılar başlıca dış parazit örnekleridir.

Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA), keneler tarafından taşınan Nairovirüs isimli bir mikrobiyal etkenin neden olduğu ateş, cilt içi ve diğer alanlarda kanama gibi bulgular ile seyreden bir enfeksiyondur. Son yıllarda tedavide görülen gelişmelere rağmen, bu enfeksiyonlarda ölüm oranları yüksektir. Keneler otlaklar, çalılıklar ve kırsal alanlarda yaşarlar. Hayvan ve insanların kanlarını emerek beslenirler ve hastalıkları insanlara  ulaştırabilirler. Kamp ve piknik yapanlar, askerler ile korunmasız olarak yeşil alanlarda bulunanlar risk altındadır.

Çiçekli bitkilerin bazıları su, mineral, organik besin ihtiyaçlarını başka bitkilerden karşılayabilir. Parazit bitkiler, üzerinde yaşadığı bitkiden aldığı besin çeşitlerine göre yarı parazit ve tam parazit olmak üzere ikiye ayrılır.
Yarı parazit bitkilerden ökse otunda emeçler (sömürge kök) gelişmiştir. Başka bitkiler üzerinde yaşar ve üzerinde yaşadığı bitkinin odun borularından su ve mineral alırlar. Kloroplastları olan ve fotosentez yapabilen yeşil renkli bitkilerdir.

Tam parazit bitkiler kloroplast bulundurmazlar. Fotosentez yapamadıkları için üzerinde yaşadıkları bitkinin hem odun hem de soymuk borularına uzattıkları emeçleriyle organik besin, su ve mineral alırlar. Küsküt otu ve canavar otu tam parazitlere örnektir.

4. Amensalizm:

Genellikle bitkilerde yaygın olan amensalizm; birlikte yaşayan türlerden birinin, bu birliktelikten zarar görürken diğerinin etkilenmediği simbiyotik
yaşam şeklidir. Örneğin; ceviz ağacının yaprak ve meyvelerinden salgılanan juglon denilen madde ceviz ağacının altında başka bitkilerin büyümesini engeller, bazen de onları yok eder. Ceviz ağacı bu durumdan etkilenmezken diğer bitkiler zarar görmüş olur.

Komünitelerde Süksesyon

Komünitelerin en belirgin özelliklerinden biri zamanla popülasyonlarındaki canlı türlerinin değişime uğramasıdır. Belli bir bölgede yaşayan canlı türünün uzun zaman dilimi içerisinde yerini farklı canlı türüne bırakmasına süksesyon denir. Süksesyon ardıllık veya sıralı değişim olarak da adlandırılmaktadır. Kısaca özetlemek gerekirse, belli bir bölgede yaşayan baskın türlerin zamanla değişmesi olarak tanımlanabilir.

Bitki türlerinin bulunmadığı bir ortamda bir bitki türünün gelip yaşamını sürdürmesi durumunda o bitki türüne baskın tür denilmektedir. Örneğin; köknar, sedir, sarıçam ormanı gibi orman komünitelerinde komüniteye adını veren türler baskın türdür. Baskın türün zamana bağlı olarak gelişmesi ve değişmesi durumunda diğer bitki ve canlı türleri de o komüniteye girer. Baskın türün oluşturduğu komünitenin kararlı ve
dengeli hâle gelmesine ise klimaks denir. Ülkemizde Doğu Karadeniz bölgesindeki ladin ormanları klimaks şeklini almıştır.

Komünitenin bozulmasına yani süksesyonun oluşumuna baraj yapımı, aşırı otlatma, yoğun ağaç kesimi, büyük yangınlar, toprak kaymaları, kuraklık, sel, küresel ısınma, volkanik patlamalar ya da kasırga gibi olaylar neden olabilir.

AÖL Seçmeli Biyoloji 2 (Biyoloji 6) – 2. Ünite 1. Konu: Komünite Ekolojisi Konu Testi Çöz!



AÖL Seçmeli Biyoloji 2 (Biyoloji 6) – 2. Ünite 1. Konu: Komünite Ekolojisi Konu Özeti

Belirli bir alanı işgal eden, sürekli etkileşim içinde bulunan canlıların oluşturduğu topluluğa komünite denir. Komünitede birçok bir tür bir arada bulunur.

Komünitenin tür çeşitliliği ve büyüklüğü birbirinden farklıdır. Bu farklılığa sıcaklık, nem, yağış, besin, toprak tipi gibi çevresel faktörler neden olur. Karasal ortamlarda tür çeşitliliğini etkileyen en önemli faktör, enlem bölgelerindeki farklılıklardır.

Sucul komünitelerde ise tür çeşitliliğini etkileyen en önemli faktörler, suyun
derinliği ve temizliğidir. Bir komünite; başka bir komünite ile komşu olabilir, başka bir komüniteyi kapsayabilir veya komünitenin bir bölümü başka bir komünite ile kesişiyor olabilir. Komşu komüniteler arasında geçiş bölgelerine ekoton denir.

Bu canlıların birey sayıları az, değişen çevre koşullarına toleransları fazladır.

Komünitede sınırlı kaynaklarla belirli sayıda organizma yaşayabileceğinden aynı ortamda fazla sayıda bireylerin bulunması rekabete neden olur. Rekabet, aynı türün bireyleri arasında ise tür içi rekabet, farklı türlerin bireyleri arasında ise türler arası rekabet denir. Bireylerin ekolojik ortamdaki görevi onun nişini gösterir. Ekolojik nişleri aynı olan iki tür, komünite içerisinde bir araya geldiğinde rekabet başlar. Komünitelerde türler ortamdaki av-avcı ilişkisi de görülebilir. Besin olan tür av, avla beslenen tür ise avcıdır. Av ve avcı türler arasında bir denge vardır. Bir canlı hem av hem de avcı olabilir. Yılan fareyi yediği için avcı, şahin tarafından yenildiği için de av durumundadır.

Komünitelerdeki farklı türler birbirini olumlu ve olumsuz etkileyebilir ya da
birbirinden etkilenmeyebilir. İki ya da daha fazla türün kurduğu ortak yaşama şekline simbiyoz (birlikte yaşam) denir. Mutualizm, iki ya da daha fazla türün birbirinden karşılıklı olarak yararlandığı bir ilişki şeklidir. Mantar ve su yosununun oluşturduğu liken birliği mutualizme örnektir. Birbirlerinin eksikliklerini tamamlayan bu canlılar ayrıldıklarında zarar görürler ve yaşayamazlar. Bu mutualizm şekline zorunlu mutualizm denir. Bazı canlılar arasında da gevşek (zorunlu olmayan) mutualizm görülür. Örneğin; timsah ile timsah avlandıktan sonra dişleri arasındaki besin parçalarını yiyen kuşlar arasında gevşek mutualizm vardır. Burada kuş timsahtan besin temin ederken, timsah da dişlerini temizletmiş olur. Kommensalizmde, beraber yaşayan canlılardan biri, beraberlikten fayda sağlarken diğeri yarar veya zarar görmeden yaşar. Kommensalizmin en önemli örneklerinden biri de köpek balıkları ile onların etrafında gezen Echeneis naucrates (Ekenays nokrates) balık türü arasında gözlemlenir. Parazitizmde, organizmalardan biri bu birlikten fayda sağlarken diğeri zarar görür. Başka bir canlının üzerinde yaşayarak ona zarar veren canlıya konakçı (parazit), zarar gören canlıya ise konak adı verilir. Hayvansal parazitler, konak canlının vücudu içinde yaşayan iç parazit (endoparazit) ve konak canlının vücut yüzeyine tutunarak yaşayan dış parazit (ektoparazit) olmak üzere ikiye ayrılır. İç parazitlere tenyalar, karaciğer kelebekleri, bağırsak solucanı ve kıl kurdu örnek verilebilir. Bit, pire, kene gibi eklembacaklılar başlıca dış parazit örnekleridir. Parazit bitkilerden yarı parazit bitki olan ökse otunda emeçler (sömürge kök) gelişmiştir. Başka bitkiler üzerinde yaşar ve üzerinde yaşadığı bitkinin odun borularından su ve mineral alırlar. Kloroplastları olan ve fotosentez yapabilen yeşil renkli bitkilerdir. Tam parazit bitkiler kloroplast bulundurmazlar. Fotosentez yapamadıkları için üzerinde yaşadıkları bitkinin hem odun hem de soymuk borularına uzattıkları emeçleriyle organik besin, su ve mineral alırlar. Küsküt otu ve canavar otu tam parazitlere örnektir. Genellikle bitkilerde yaygın olan amensalizm; birlikte yaşayan türlerden birinin, bu birliktelikten zarar görürken diğerinin etkilenmediği simbiyotik yaşam şeklidir. Ceviz ağacı örnek verilebilir.

Komünitelerde zamanla popülasyonlarındaki canlı türleri değişime uğrar.
Belli bir bölgede yaşayan canlı türünün zaman içerisinde yerini farklı canlı
türüne bırakmasına süksesyon denir. Komünitelerde sayıca ve vücut büyüklüğü bakımından en belirgin türe baskın tür denir ve komüniteler bu türe göre adlandırılır. Örneğin; köknar, sedir, sarıçam ormanı gibi orman komünitelerinde komüniteye adını veren türler baskın türdür. Baskın türün oluşturduğu komünitenin kararlı ve dengeli hâle gelmesine ise klimaks denir. Ülkemizde Doğu Karadeniz bölgesindeki ladin ormanları klimaks şeklini almıştır.

AÖL Seçmeli Biyoloji 2 (Biyoloji 6) – 2. Ünite 1. Konu: Komünite Ekolojisi Konu Testi Çöz!

Açık Öğretim Lisesi Seçmeli Biyoloji 2 Testleri

Açıklama:  SEÇMELİ BİYOLOJİ 2 (BİYOLOJİ 6) kitabından sorumlusunuz.

Açık Lise (446) Seçmeli Biyoloji 2 Testi (Temmuz 2019) (YENİ MÜFREDAT)

Açık Lise (446) Seçmeli Biyoloji 2 Testi (Nisan 2019) (YENİ MÜFREDAT)

Açık Lise (446) Seçmeli Biyoloji 2 Testi (Aralık 2018) (YENİ MÜFREDAT)



Açık Lise Seçmeli Biyoloji 2 (Biyoloji 6) Konu Anlatımları ve Konu Testleri Ana Sayfası

Sosyal Medyada Paylaş Facebook Twitter Google+
Açık Lise sınavlarına hazırlanmanın en kolay hali: AçıkTercih AÖL Test Çöz!

Mobil Uygulamamızı İNDİRİN! AÖL Yeni Müfredat Çıkmış Sınav Sorularını Çözün!


Etiketler: ,
Eklenme Tarihi: 14 Nisan 2019

Facebook Yorumları

Konu hakkında yorumunuzu yazın