Açık Lise Seçmeli Biyoloji 2 (Biyoloji 6) Üriner Sistem Konu Özeti
Açık Lise Seçmeli Biyoloji 2 (Biyoloji 6) Konu Anlatımları ve Konu Testleri Ana Sayfası
Açık Lise Seçmeli Biyoloji 2 (Biyoloji 6) Üriner Sistem Konu Özeti
Üriner Sistem Konusu Anahtar Kavramları
- Böbrek
- Böbreğin yapısı
- Böbrek nakli
- Diyaliz
- Mesane
- Nefron
- Üreter
- Üretra
Açık Lise Seçmeli Biyoloji 2 (Biyoloji 6) Üriner Sistem Konu Anlatımı ve Konu Özetinden önce Konu Testi çözmek isteyenlere:
Testle başlamak isteyenler için: Açık Lise Seçmeli Biyoloji 2 (Biyoloji 6) Üriner Sistem Konu Testi
Üriner Sistemdeki Organların Yapısı ve İşleyişi
Hücreler besine ve oksijene ihtiyaç duydukları gibi, metabolik artıkları da uzaklaştırmak zorundadır. Çevre şartlarının değişmesine rağmen, canlılar iç dengelerini sürekli olarak sabit tutmaya çalışır. Bir organizmanın kararlı bir iç çevre ve dengeye sahip olmasına homeostasi denir. Örneğin koşan bir bireyde, solunum sonucu açığa çıkan ısının fazlası terleme ile dış ortama atılır. Böylece vücut ısısının yükselmesi ve enzimlerin bozulması engellenmiş olur.
Boşaltım; canlıların vücutlarındaki fazla suyu, canlı için zararlı maddeleri hücrelerden ve doku sıvısından uzaklaştırmasıdır. Böylece vücudun tuz ve su dengesi korunur, kan pH’si belirli değerler arasında sabit tutulur. Zehirli maddeler de daha az zararlı hâle getirilerek vücuttan uzaklaştırılır.
Proteinler enerji elde etmek için parçalandıkları zaman enzimler, azotu amonyak (NH₃)
olarak ayrıştırır. Amonyak çok zehirli olduğundan daha az zehirli olan ve daha az su ile atılan üre veya ürik aside dönüştürülür.
Metabolizma faaliyetleri sonucunda oluşan üre, ürik asit, kreatin gibi zararlı maddeler boşaltım sistemini (üriner sistemi) oluşturan organlar tarafından uzaklaştırılır. Üriner sistem (boşaltım sistemi) böbrekler, üreter, mesane (idrar kesesi) ve üretradan oluşmaktadır. İdrar, böbrekte üretilir ve üreter vasıtasıyla mesaneye iletilir. Mesanede toplanan idrar yaklaşık 150 ml’ye ulaşınca idrara çıkma isteği oluşturur. Mesanedeki idrar, dişide vagina yakınında, erkekte de üretra adı verilen kanal aracılığıyla istemli olarak dışarı atılır.
Böbreklerin Yapısı
İnsanda boşaltım sistemini; böbrekler, üreter (idrar kanalı), idrar kesesi (mesane) ve üretra (dış idrar kanalı) oluşturur. Böbrekler, omurganın iki yanında, karın boşluğunun arka duvarında, bel hizasında bulunur. Her bir böbrek, yaklaşık, 11-12 cm boyunda, 6-7 cm eninde, 4 cm derinliğinde ve yaklaşık 120-200 gram ağırlığındadır. Böbrekler yağ dokusu ile desteklenerek normal yerlerinde tutunur. Yağ dokuları aynı zamanda böbreği soğuktan ve sıcaktan korur. Böbrek atardamarı böbreğe kan getirir.
Sağ böbreğin üzerinde karaciğer bulunması nedeniyle; sol böbreğe göre biraz daha aşağıdadır.
İnsan böbreği dört tabakadan oluşur. En dışta böbreğin üzerini örten bağ dokudan oluşmuş zar bulunur. Daha sonra kabuk (korteks) gelir. Kortekste böbreğin işlevsel en küçük birimi olan nefronlar bulunur. Kabuktan sonra öz bölgesi (medulla) gelir. Öz bölgesinde piramit şeklinde olan malpighi piramitleri bulunur. Malpighi piramitleri idrar toplama kanallarını içerir. En içte ise havuzcuk (pelvis) bulunur. Havuzcukta toplanan idrar, üreter yolu ile idrar kesesine gider.
Böbreğin boşaltım ile ilgili asıl birimlerinin nefronlar olduğunu söylemiştik. Her böbrekte yaklaşık bir milyon kadar nefron vardır. Nefronlar günde 180 litre kadar kan sıvısını süzebilir. Bunun yaklaşık 1,5 litresi idrar olarak vücuttan atılır.
Bir nefron üç kısımdan oluşur. Bunlar;
• Glomerulus (kılcal damar yumağı)
• Bowman kapsülü
• Boşaltım kanalcıklarıdır (proksimal tüp, henle kulpu, distal tüp).
Bowman kapsülü, yassı epitelle döşenmiş, içi boş yarı küre şeklindedir. Glomerulus kılcalları Bowman kapsülünün içindeki boşlukta yer alır. Glomerulus ve bowman kapsülü birlikte malpighi cisimciği adını alır. Böbreğin kabuk bölgesinde malpighi cisimciği ve bowman kapsülünün devamı olan proksimal tüp yer alır. Böbreğin öz bölgesinde proksimal tüpten sonra gelen U harfi şeklindeki henle kanalı bulunur. Henle kanalı yine kabuk bölgesine çıkar ve kabuk bölgesinde distal tüpü oluşturur. Distal tüp, idrar toplama kanalına bağlanır. Öz bölgesinde yer alan idrar toplama kanalları bu bölgedeki malpighi piramitlerinin tepesinden havuzcuğa açılır.
Glomerulus kılcalları vücudun diğer kılcallarından farklıdır. Bu farklılıklar şu şekilde sıralanabilir:
• Glomerulus kılcallarındaki kan basıncı, diğerlerine göre iki kat fazladır.
• Glomerulus kılcal damarı boyunca kan basıncı aynıdır. Vücut kılcallarında kan basıncı toplardamar ucuna gidildikçe azalır.
• Glomerulus kılcalları iki katlı epitel ile örtülüdür diğer vücut kılcalları ise tek katlı epitel bulundurur. Bu yapı, damarların hem yüksek basınca dayanıklı olmasını sağlar hem de protein ve kan hücrelerinin dışarı çıkmasını engeller.
• Glomerulus kılcallarında sadece tek yönlü sıvı hareketi (süzülme) vardır. Diğer vücut kılcallarında iki yönlü sıvı hareketi vardır.
Nefronlarda Süzülme, Geri Emilim ve Salgılama Mekanizması
Nefronlarda idrar oluşumu; süzülme, geri emilme ve salgılama olmak üzere üç aşamada gerçekleşir.
1. Süzülme (Filtrasyon):
Getirici atardamarlar ile glomeruluslara gelen kanın, yüksek kan basıncı sebebiyle zardan geçebilecek büyüklükte olan moleküllerinin kandan Bowman kapsülüne geçmesine süzülme denir (glikoz, amino asit, tuzlar, su, üre, ürik asit ve kreatin gibi maddeler bulundurur). Difüzyon ile gerçekleşen süzülmenin hızını kan basıncı, sıcaklık ve kandaki maddelerin derişimi etkiler. Günlük idrar miktarı süzülme hızına göre değişir.
Difüzyon; herhangi bir maddenin yoğunluğunun yüksek olduğu bir ortamdan, düşük olduğu ortama geçmesidir.
2. Geri emilme:
İdrar oluşumunun ikinci aşamasıdır. Süzülme ile glomerulustan Bowman kapsülüne geçen sıvıdaki zararlı maddelerin dışında kalan su, glikoz, aminoasit, mineral gibi yararlı maddeler tekrar emilerek kana yani dolaşıma katılır. Geri emilme olayı maddelerin derişimine göre difüzyon, osmoz ve aktif taşıma ile gerçekleşir. Aktif taşıma için gerekli olan ATP, proksimal tüpçükde yer alan mitokondriden karşılanır. Kas metabolizması sonucunda oluşan kreatin geri emilmez. Glikozun ve amino asitlerin tümü, suyun ve tuzların büyük bir kısmı ve ürenin de yarıya yakını geri emilir. Eğer bowman kapsülüne geçen sıvıdaki yararlı maddeler aynen atılsaydı vücutta madde
kaybı olacağından canlının yaşamı tehlikeye girebilirdi.
Geri emilim olayının gerçekleştiği yerleri tanıyacak olursak:
Proksimal tüp:
Glikoz, amino asit, Na+ aktif taşıma ile emilirken H₂O ise pasif taşıma ile geri emilir. Proksimal tüpteki epitel hücreleri, vücut sıvılarının pH dengesini sağlamak için hücreler hidrojen (H+) iyonu ve süzüntünün fazla asidik olmasını engellemek için de amonyak sentezleyip salgılar. Hidrojen (H+) iyonlarını amanyok bir tampon gibi davranarak yakalar ve amonyum (NH+4) şeklinde tutar.
Henle kulpu:
Proksimal ve distal tüpler arasındaki U biçimli kısma verilen isimdir. Henle kulpunun başlıca işlevi idrardaki su ve tuzun bir bölümünün kana geri emilmesini sağlamaktır. Henle kulpunun aşağı inen kolunda süzüntü ilerlerken, suyun geri emilmesi sürdürülür. Tuza karşı pek geçirgen olmayan henle kulpunun çevresindeki doku sıvısının ise tuz yoğunluğu yüksektir. Böylece inen koldan, doku sıvısına osmozla su çıkar ve çözünmüş madde derişimi artar.
Süzüntü kulpun uç noktasına ulaşır ve yukarı çıkan koldan kortekse geri döner. Henle kulpunun çıkan kolu suya geçirgen değildir. Yoğun tuz içeren süzüntü yukarı doğru ilerlerken, tuz geri emilir. Böylece süzüntü, kortekse doğru ilerledikçe daha seyreltik hâle gelir.
Distal tüp:
Distal tüpte suyun, tuzun ve bikarbonat (HCO3 –) iyonlarının geri emilimi devam eder. Hormonların distal tüpte geri emilim üzerine etkisi vardır. Aktif taşıma ile sodyumklorür (NaCl) geri emilimi olurken, hipofiz bezinden salgılanan antidiüretik hormon (ADH) hormonu da suyun geri emilimini artırarak kana daha fazla su geri emilmesini sağlar. Böylece kana geçen su ile kanın tuz yoğunluğu normal düzeyde kalır. Böbrek üstü bezlerinden salgılanan aldosteron hormonu da nefron kanallarından sodyum geri emilimini artırır ve potasyum atılımını sağlar. Pasif taşımayla da bir miktar üre de idrar toplama kanalından geri emilir.
Maddelerin geri emilimi kandaki yoğunluklarına bağlıdır. Her maddenin kandaki normal değerine eşik değer denir. Kandaki yoğunluğu eşik değerinin üzerinde olan maddelerin fazlası nefron kanallarından geri emilmez, idrarla vücuttan uzaklaştırılır. Şeker hastalarının kanındaki glikoz miktarı eşik değerin üzerinde olduğundan glikozun fazlası idrarla atılır. Sağlıklı bir insanın idrarında ise glikoza rastlanmaz.
3. Salgılama:
Asidik ve bazik maddeler, bazı ilaç kalıntıları, amonyak (NH3), hidrojen, bikarbonat, potasyum iyonları ve gıda boyalarının kandan uzaklaştırılabilmesi için kılcal damarlardan nefron kanallarına aktif taşıma yapılması olayına salgılama (aktif boşaltım) denir. İdrar; süzülme, geri emilme ve salgılama olayları sonucunda oluşur daha sonra idrar toplama kanalları aracılığı ile böbreğin havuzcuk bölgesine iletilir oradan da üreterle idrar kesesine taşınır. İdrar kesesinde biriken idrar, üretra ile dışarı atılır.
Böbreklerin Alyuvar Üretimine Etkisi
Böbreklerimiz kanı süzmenin yanında alyuvarların üretilmesini uyaran eritropoietin (EPO) adı verilen hormonu da salgılar. Kansızlık ve kandaki alyuvar sayısının azalması durumunda daha fazla salgılanır. Kanda dokuların kullanabileceğinden fazla oksijen varsa eritropoietin azalır dolayısıyla da alyuvar üretimi düşer.
Böbrek hücrelerinde meydana gelen kalıcı hasarlar sonucu ölen nefronların işlevini diğerleri üstlenir. Hücre ölümü devam edip geri kalan hücreler bu yükü kaldıramazlarsa işlev kaybından dolayı kronik böbrek yetmezliği meydana gelir. Bu hastalarda sıklıkla eritropoietin yapımının azalması sonucu kansızlık (anemi) görülür. Kronik böbrek yetmezliği hastalarında en fazla görülen anemi nedeni eritropoietin eksikliğine bağlı renal anemi (böbrek yetmezliği anemisi)’ dir.
Bazı sporcuların yarışlarda avantaj sağlamak adına alyuvar düzeylerini yükseltmek için kendilerine eritropoietin enjekte etmeleri doping olarak adlandırılır. Bu uygulama Uluslararası Olimpiyat Komitesi ve diğer spor organizasyonları tarafından yasaklanmıştır.
Homeostasinin Sağlanmasında Böbreklerin Rolü
Canlının vücudunda gerçekleşen her türlü değişikliğe karşı var olan dengenin korunması homeostazi olarak adlandırılır. Üriner sistem de diğer sistemlerle birlikte homeostaziste önemlidir.
Hücrelerde solunum tepkimeleri sonucu oluşan karbondioksit, solunum sistemi ile dışarı atılırken; su ise akciğerlerden buhar, deriden terle, kalın bağırsaktan dışkı ile böbrekten idrarla atılmaktadır. Terleme ile atık maddeler vücuttan uzaklaştırılırken hem atık maddeler atılmakta hem de vücut sıcaklığı düzenlenmektedir.
Üriner Sistem Rahatsızlıkları
1. Böbrek Taşı:
Genellikle böbreğin havuzcuk kısmında oluşur. İdrar yollarında aşağıya doğru ilerledikçe şiddetli ağrılar olur ve tahribat yaptığından dolayı idrarda kan görülmesine neden olur. Böbrek taşları genellikle kalsiyum içeriklidir.
2. Böbrek Yetmezliği:
Akut böbrek yetmezliği, böbreklerin geçici işlev kaybıdır. Kronik böbrek yetmezliği ise böbreklerin kalıcı olarak işlevini yitirmesidir. Akut böbrek yetmezliği tedavi edilirse kronik böbrek yetmezliğine dönüşmesi engellenebilir. Böbrekteki nefronların %75 inden fazla çalışamaz hâle geldiğinde belirtiler başlar. Böbreğin süzme mekanizması bozulur ve sonuçta kanda zararlı maddeler birikerek idrar miktarı azalır. Vücutta su toplandığından ödem oluşur ve diyaliz uygulaması zorunlu hâle gelir ancak böbrek nakli ile kesin tedavisi olur. Bu nedenle düzenli sağlık kontrolü yaptırmak gerekir.
3. İdrar Yolu Enfeksiyonu:
Genellikle (tüm idrar yolu enfeksiyonlarının yaklaşık %95’i), idrar yolundan mesaneye kadar ulaşan bakterilerin (çoğunlukla E.Coli bakterisi) neden olduğu bir enfeksiyondur. Kadınlarda erkeklere oranla daha sık görülür. Bunun nedeni, kadınlarda idrarı mesaneden dışarı taşıyan kanalın erkeklere göre daha kısa olmasıdır. Bu enfeksiyon sadece mesanede görülürse sistit, enfeksiyon böbreklere ve üst idrar kanalına yayılırsa bu duruma piyelonefrit denir. İdrar yolları enfeksiyonlarında tedavisi kolay olan sistittir. İdrar yolu enfeksiyonlarında tanı ve tedavinin seçimi hastanın risk faktörlerine, önceki enfeksiyonlarına, üreyen mikropların türüne, altta yatan hastalıklara göre değişir.
Böbrek yetmezliği sonucunda vücuttaki zararlı maddelerin ve sıvıların uzaklaştırılması için geliştirilen yapay bir kan temizleme makinesine diyaliz denir. Diyaliz yaşam süresinin ve kalitesinin artmasını sağlamıştır. Diyaliz makinesine bağlanılarak kanın temizlenmesi işine de hemodiyaliz denilmektedir. Bu makine iki tüpten oluşur. Bu makinenin tüplerinden biri hastanın bileğindeki atardamarına, diğeri ise toplardamarına bağlanır. Tüpün içerisinde yer alan iki pompa kanın düzenli akışını sağlar. Zararlı maddelerle kirlenmiş kan birinci tüple alınır ve diyaliz solüsyonunun içinden geçirilen kan zararlı maddelerden arındırılır. Temizlenen kan diğer tüple yeniden damara verilir ve diyaliz işlemi sonuçlanmış olur. Diyaliz kalıcı bir tedavi değildir.
Haftada 3 kez diyalize girmek zorunluluğuyla bir merkeze bağımlılık hastaların yaşamlarını olumsuz etkilemektedir. Hastalarda idrara çıkamadığı için istedikleri kadar su içememe ve yemek yiyememe, günde birden fazla birçok ilaç kullanımı, kansızlığa bağlı fiziki kısıtlamalar gibi psikolojik sıkıntılar intihara neden olabilmektedir. Bu nedenle organ bağışı çok önemlidir. Organ naklinde sorumluluk sahibi olmalıyız. Diyalizle yaşamını sürdüren bir kişiye yapılan organ nakli, kişinin yaşama tutunmasını sağlar. Yardımseverlik cok büyük bir erdemdir. Akrabalarından kişilere yapılan nakillere canlı böbrek nakli, beyin ölümü gerçekleşmiş bir kişilerden yapılan nakillere ise kadavra böbrek nakli denir. Böbrek nakillerinden sonra doku uyuşmazlığı görülebilir.
Kişiye yabancı bir kişinin böbreği nakledildiğinde, bağışıklık sistemi vücuda giren her türlü hücreyi veya dokuyu yabancı olarak algılar. Antikor salgılayarak böbreğin çalışmasını durdurur ancak nakil öncesinde yapılan ayrıntılı kan ve doku testleri ile bu saldırılar önlenir.
Üriner Sistemin Korunması
Böbreklerin sağlığı için bol sıvı alınmazsa böbrek taşları oluşabilir. Sigara ve alkol kullanımından, tuzlu yiyeceklerden kaçınılmalıdır. Boğazda oluşan enfeksiyonlar tedavi edilmezse de böbreklerde iltihaplanma (nefrit) meydana gelebilir.
Açık Lise Seçmeli Biyoloji 2 (Biyoloji 6) Üriner Sistem Konu Testi
Üriner Sistem Konu Özeti
İnsanda üriner sistem; böbrek, idrar kanalı (üreter), idrar kesesi (mesane) ve üretradan meydana gelmiştir.
Böbrekler, karın boşluğundan arka tarafında, bel omurlarının iki yanında yer alır. Her birinin ağırlığı 120 – 150 gram olup yaklaşık 10 cm boyundadır. Böbrekler yağ dokusu ile sarılmış olup, her iki böbreğin de üzerinde birer tane böbreküstü bezi yerleşmiştir.
Böbreklerin yapı birimi nefronlardır. Bir nefron boşaltım kanalcığı, bowman kapsülü ve glomerulustan oluşur. Nefronlar idrar toplama kanallarıyla havuzcuğa bağlanırlar. Bunlardan glomerulus kılcalları, bol miktarda por (gözenek) taşırlar ve doku kılcal damarlarından 100 kat daha geçirgendirler. İdrar oluşumundaki üç safhadan ilki olan süzülme; nefronlar ve toplama kanalları vasıtasıyla, yüksek ve sabit kan basıncının da etkisiyle glomerulus kılcallarından Bowman kapsülüne doğru madde geçişidir. Bowman kapsülüne geçen sıvıya süzüntü denir. Geri emilim, süzüntüde bulunan organizma için yararlı maddelerin kıvrımlı kanallardan kılcal damarlara geçişidir. Geri emilim difüzyon ve aktif taşıma ile olur. Geri emilen maddelerin çoğu proksimal kıvrık tüplerden aktif taşıma ile alınır. Maddelerin geri emilmesi aktif taşıma ile kandaki derişimlerine göre yapılır. Her maddenin kandaki normal değerine “eşik değer” denir. Eşik değeri aşan maddeler idrarla dışarı atılır. Süzülme ile bowman kapsülüne geçemeyen bazı ilaçlar (penisilin vb.) H+, K+, NH3, NH4 gibi bazı maddeler nefron kanalcıklarına geçer. Bu olaya salgılama ya da aktif boşaltım denir. İdrarın bileşimini su, üre, ürik asit, NH3, fazla vitaminler, hormon, kalsiyum, sodyum, potasyum, fosfat, sülfat, kreatinin gibi maddeler oluşturur.
Hipofiz bezinin arka lobundan salgılanan vazopressin hormonu (ADH), böbrek tübül hücrelerine etki ederek suyun geri emilimini sağlar. Kanın yoğunluğu artınca ADH salgılanır. Nefron kanallarından suyun geri emiliminin artması ve su içilmesiyle beraber kanın yoğunluğu azalır, böylece ADH salgılanması da azalır.
Böbrekler;
• Yabancı maddelerin ve metabolik artıkların boşaltımını sağlama,
• Su, elektrolit ve asit baz dengesini düzenleme,
• Atardamar kan basıncını düzenleme,
• Hormonların salgılanması, metabolize edilmesi ve boşaltımını sağlama,
• Eritrosit yapımını uyaran eritropoetini salgılama,
• Vitamin D’nin aktif hale gelmesinde rol oynama.
Üriner sistemde; böbrek taşı, böbrek yetmezliği, idrar yolu enfeksiyonu gibi rahatsızlıklar görülebilir. İleri düzey böbrek yetmezliği sonucunda vücuttaki zararlı maddelerin ve sıvıların uzaklaştırılması için geliştirilen yapay bir kan temizleme makinesi olan diyaliz, yaşam süresinin ve kalitesinin artmasını sağlamıştır. Diyaliz makinesine bağlanılarak kanın temizlenmesi işine de hemodiyaliz denilmektedir.
Üriner sistemin sağlığının korunmasında; yeterli miktarda sıvı alınmalı, böbrekler ve idrar yolları soğuktan korunmalı, aşırı acı ve baharatlı yiyecekler yenilmemelidir. Diş çürükleri ve bademcik iltihapları hemen tedavi ettirilmelidir. Çünkü çürük ve iltihaba yol açan mikroorganizmalar, kalıcı böbrek rahatsızlıklarına yol açabilir.
Çözmemiş olanlar için konu testi burada: Açık Lise Seçmeli Biyoloji 2 (Biyoloji 6) Üriner Sistem Konu Testi
Açık Lise Çıkmış Biyoloji Soruları Online Testleri:
Açık Lise (446) Seçmeli Biyoloji 2 Testi (Aralık 2018)
Açık Lise Seçmeli Biyoloji 2 (Biyoloji 6) Konu Anlatımları ve Konu Testleri Ana Sayfası
Mobil Uygulamamızı İNDİRİN! AÖL Yeni Müfredat Çıkmış Sınav Sorularını Çözün!
Etiketler: Açık Lise Seçmeli Biyoloji 2 (Biyoloji 6) Üriner Sistem Konu Özeti, Açık Lise Seçmeli Biyoloji 2 (Biyoloji 6) Üriner Sistem Konu Testi, Üriner Sistem Konu Özeti, Üriner Sistemdeki Organların Yapısı ve İşleyişi
Eklenme Tarihi: 1 Nisan 2019
Konu hakkında yorumunuzu yazın