Açık Lise Seçmeli Biyoloji 2 (Biyoloji 6) Üreme Sistemi ve Embriyonik Gelişim Konu Özeti
Açık Lise Seçmeli Biyoloji 2 (Biyoloji 6) Konu Anlatımları ve Konu Testleri Ana Sayfası
Açık Lise Seçmeli Biyoloji 2 (Biyoloji 6) Üreme Sistemi ve Embriyonik Gelişim Konu Anlatımı ve Özeti
Üreme Sistemi ve Embriyonik Gelişim Konu Anlatımı
Açık Lise Seçmeli Biyoloji 2 (Biyoloji 6) Üreme Sistemi ve Embriyonik Gelişim Anahtar Kavramları
- Büyüme
- Embriyonik Gelişim
- Gelişme
- Hamilelik
- İnvitro Fertilizasyon
- Menstrual Döngü
- Ultrason
- Üreme
Konudan önce çözmek isteyenler, ben test çözerek daha iyi öğreniyorum diyenler: Açık Lise Seçmeli Biyoloji 2 (Biyoloji 6) Üreme Sistemi ve Embriyonik Gelişim Konu Testi için tıklayın.
Üreme Sistemindeki Organların Yapısı ve İşleyişi
Canlıların soylarını devam ettirebilmeleri için, kendilerine benzer canlılar oluşturmalarına üreme denir. Üreme yeteneğine bütün canlılar sahiptir. Üremeyle kalıtsal madde yavruya aktarılır. Eşeyli (erkek ve dişi bireylerle) üreyen canlılarda kalıtsal maddeler üreme hücreleri (gamet) ile aktarılır. Dişi üreme hücresi olan yumurta hücresi büyük ve hareketsiz, bol miktarda besin maddesi içeren, sitoplazması çok, kamçısı olmayan bir hücredir. Spermlere göre daha az sayıda üretilir. Erkek üreme hücresi olan sperm hücresi ise yumurta hücresine göre çok küçük, sitoplazmaları az, kamçısı olan
ve kamçısıyla hareket eden bir hücredir. Baş, orta kısım ve kuyruk olmak üzere üç kısımdan oluşur. Hareketleri kuyruk kısmı sayesinde olur.
İnsanda üreme sisteminin amacı, gamet üretmek olmasına rağmen yapısal olarak farklı özelliklere sahiptir.
Dişi Üreme Sistemi
Dişi üreme sistemi; yumurta hücresini oluşturur, eşey hormonlarını üretir, döllenme ve embriyonun gelişimi için uygun ortam sağlar. Bu sistem yumurtalıklar (ovaryum), yumurtalık tüpleri (yumurtalık kanalları, fallop tüpleri), döl yatağı (uterus, rahim), rahim ağzı (döl yatağı ağzı-serviks) ve vajina kısımlarından meydana gelir.
1. Yumurtalıklar (Ovaryum):
Vücudun ön tarafında, karın boşluğunun hemen altında, sağ ve solda yer alan bir çift organdır. Burada hem yumurta üretilir hem de östrojen ve progesteron gibi hormonlar salgılanır. Yumurtanın korunması ve beslenmesi yumurtalık sayesinde olur.
Erkeklerde sperm sayısı sınırsız olmasına karşın yeni doğmuş bir kız çocuğunun yumurtalıklarında birincil oosit (yumurta hücresi) durumundaki hücre sayısı yaklaşık 300.000 kadardır. Bu yumurtalar ergenlik dönemine kadar birincil oosit olarak bekler. Ergenlik döneminden itibaren hormonların etkisiyle gelişimini tamamlar. Ergenlik çağından menopoz devresine kadar bu oositlerin ancak 300-500’ü kullanılır, geri kalanlar küçülerek yok olur. Dişi eşeysel olgunluğa erişinceye kadar birincil oositler, yumurtalıklardaki küçük kesecikler içinde hareketsiz kalır. Bu keseciklere folikül denir. Folikül hücreleri östrojen hormonu salgılar. Her ay genellikle bir yumurta hücresi olgunlaşarak döllenmenin gerçekleşebilmesi için yumurta kanalına geçer.
2. Yumurtalık Tüpleri (Yumurtalık Kanalları, Fallop Tüpleri):
Yumurtalıkla döl yatağı arasında bulunan yaklaşık 12 cm uzunluğunda bir kanaldır. Yumurta kanalının yumurtalığa bakan ucu kirpiksi uzantılara sahip kirpikli huni şeklinde bir yapıdır. Kirpiksi uzantılar, yumurtalıktan serbest bırakılan yumurtanın yumurta kanalına alınmasını sağlar. Yumurtanın rahme taşınması, yumurta kanalındaki sillerin tek yönlü dalgalanma hareketi yapması ile sağlanır. Dölleme yumurta kanalında gerçekleşir. Döllenmiş yumurta ilk mitoz bölünmelerini yumurta kanalında geçirir ve 3 ila 5 gün içerisinde rahime ulaşır.
3. Döl Yatağı (Uterus, Rahim):
Karın bölgesinin alt tarafında, idrar kesesinin arkasında, armut şeklinde, kalın duvarlı ve kaslı bir yapıdır. Embriyonun doğuma kadar geliştiği organdır. Döl yatağının iç kısmı mukus salgılayan ve bol kan damarı taşıyan endometriyum denilen bir tabaka ile kaplanmıştır. Âdet döngüsünde mitoz bölünmeyle endometriyum tabakasının kalınlığı artar ve embriyonun gelişimi için uygun ortam hazırlanır. Embriyo, gelişiminin ilk 2-4 haftasında endometriyumdan beslenir. Daha sonra embriyonun madde alışverişi plasentadan karşılanır.
Normal gebelik süresi 40 haftadır. Gebeliğin 42. haftadan sonra da devam etmesine gün aşımı denir. Gebelikte 41. haftadan sonra plasental yetmezlik gelişir. Gün aşımı nedeniyle risk altında olan bebeklerin çeşitli tıbbi yollarla dünyaya gelmesi sağlanır.
4. Rahim ağzı (Döl yatağı ağzı-Serviks):
Vajinayı döl yatağına bağlayan bölgeye serviks denir. Vajinanın üretra (idrar kanalı) ile bağlantısı yoktur.
5. Vajina:
Döllenmemiş yumurtanın atılmasını, spermlerin dişi vücuduna bırakılmasını ve doğumun gerçekleşmesini sağlayan organdır. Dişi üreme sisteminin dışa açılan kısmıdır.
İdrar torbasından (mesane) çıkan idrar kanalına üretra denir. Üretranın sonundan idrarın dışarıya aktığı deliğe ise idrar deliği veya üretra deliği adı verilir. Üretra kadında erkeğe göre daha kısadır. Kadında kısa olması nedeniyle anüs, genital sistem ve vajinaya yakındır. Bu sebeple kadınlar hayatları boyunca erkeklere oranla daha fazla idrar yolu enfeksiyonu ile karşılaşmaktadır.
Menstrual Döngü (Âdet Döngüsü)
Dişide yumurta hücresinin oluşması ve rahim iç zarının (endometrium) hormonal değişiklikler sonucunda dökülmesi döngüsel olup, yumurtalık ile döl yatağında meydana gelen bu değişiklikler belirli periyotlarda gerçekleşir. Bir âdetin başlangıcından bir sonraki âdet kanamasının başladığı ilk güne kadar olan süreyi içeren ve ortalama 28 gün süren bu evreye menstrual döngü (âdet döngüsü) denir. Bu süre 21-35 gün arası normal kabul edilir.
Menstrual döngü; yumurtanın gelişmesi, serbest bırakılması (ovulasyon) ve döllenme olasılığına karşı döl yatağının hazırlanması olaylarını kapsar. Menstrual döngü, sıcak ülkelerde yaşayanlarda genellikle 13-14 yaş, soğuk ülkelerde yaşayanlarda ise 15-17 yaş arasında başlar ve 45-55 yaşına kadar devam eder. Yumurtlama ve menstrual döngünün bitmesine menopoz adı verilir.
Menstrual döngü hormonlar tarafından kontrol edilir. Hipotalamustan salgılanan salgılatıcı hormon (RF=releasing hormon); ön hipofizden hormon salgılanmasını sağlar. Her ön hipofiz hormonu en az bir RF tarafından denetlenir. Böylece hipofizden FSH (folikül uyarıcı hormon), LH (lüteinleştiren hormon) salgılanır ve bu hormonlar yumurtalığı etkiler. Yumurtalıklardan salgılanan hormonlar, döl yatağını etkileyerek dört evreden oluşan menstural döngüyü meydana getirir.
1. Folikül Evresi:
Ovaryumda bulunan onlarca folikülden bir tanesinin, FSH etkisiyle gelişip olgunlaşarak döllenme özelliğine sahip bir yumurtanın oluştuğu evredir. Hipofizden FSH salgılanır. Bu hormon yumurtalıktaki folikülleri uyarır. Foliküllerden biri gelişir, folikül kılıfı kalınlaşır ve içi sıvı dolar. Foliküldeki yumurta hücresi olgunlaşarak döllenme özelliği kazanır. Folikül içinde yumurtanın olgunlaşma süresi ortalama 10-14 gün sürer.
Bu evrede folikülden östrojen hormonu salgılanır. Östrojen, uterusa giden kan miktarını arttırır ve uterus duvarında mitozu hızlandırır. Böylece uterus duvarı kalınlaşır. Kanda östrojen hormonu arttığında hipofizin FSH salgısı da azalır. Bu olaya feedback (geri besleme) denir. Östrojenin artması, yumurtanın olgunlaştığını gösterir. Folikül uyarıcı hormona gerek kalmadığı için miktarı azalır.
2. Ovulasyon Evresi:
Folikül kesesinde olgunlaşan yumurta, folikülün çatlaması ile yumurtalıktan atılır. Yumurtanın serbest hâle gelmesine ovulasyon (yumurtlama) denir. Ovulasyon hipofizden salgılanan LH (lüteinleştiren hormon) hormonunun etkisiyle gerçekleşir. Bu olay menstrual döngünün ortalarına rastlar. Ovulasyon evresinde yumurta, fallop tüplerine geçer ve spermle karşılaşırsa döllenme olur.
3. Korpus Luteum Evresi:
Ovulasyon evresinde LH’nin folikülü uyarmasıyla çatlayan folikül, sarı renkli yağ damlacıkları taşıyan ve korpus luteum (sarı cisim) adı verilen yapıya dönüşür. Korpus luteum çok miktarda progesteron hormonu, daha az miktarda da östrojen hormonu salgılar. Progesteron hormonunun etkisiyle uterusun iç duvarı kalınlaşarak süngerimsi bir yapı hâlini alır ve embriyoya hazırlık yapılır. Döllenen yumurta döl yatağına tutunur. Korpus luteum gebeliğin 5. ayına kadar progesteron hormonu salgılamaya devam eder. Gebeliğin ileri dönemlerinde progesteron hormonu plasentadan salgılanır.
4. Menstruasyon Evresi:
Yumurta döllenmezse korpus luteumun yapısı bozulur ve progesteron salgısı azalır. Döl yatağı iç duvarı parçalanarak döllenmemiş yumurtayla beraber kanamalar hâlinde vajinadan dışarı atılır. Kanamanın ilk günü yeni bir menstrual döngünün birinci günüdür. Menstruasyon evresi yaklaşık 4-5 gün sürer.
Erkek Üreme Sistemi
Erkek üreme sistemi testisler, yardımcı bezler ve penisten oluşur.
1. Testisler:
Erkek eşey bezleri olan testisler bir çifttir ve skrotum (testis torbasında) bulunur. Testislerin görevleri, hormon salgılamak ve erkek üreme hücrelerini (sperm) üretmektir. Embriyonun gelişimi sırasında karın boşluğunda bulunan testisler, doğumdan bir süre önce veya doğumdan hemen sonra skrotuma iner. Testislerin skrotuma inmesi sperm yapımı için gereklidir. Normal vücut sıcaklığı sperm oluşumu için uygun değildir. Skrotum içindeki sıcaklığın vücut sıcaklığından düşük olması
spermlerin meydana gelmesi için gereklidir.
Her testis, çok sayıda seminifer tüpçük adı verilen kıvrılmış kanaldan oluşur. Seminifer tüpçüklerde iki belirgin hücre grubu bulunur. Bunlar sertoli hücreleri ve spermatogonik hücreler (spermatogonyumlar, spermatositler ve spermatitler)dir. Spermlerin beslenmesini ve korunmasını sertoli hücreleri sağlar. Tüpçüklerin arasına dağılmış olan leydig hücreleri erkek cinsiyet hormonu olan testosteronu salgılar. Seminifer tüpçüklerde bulunan sperm ana hücreleri spermatogenezle spermleri oluşturur. Seminifer tüpçüklerde oluşan spermlerin dölleme ve hareket yetenekleri yoktur. Hareket ve döllenme yeteneklerini; spermlerin yaklaşık 20 gün tutulduğu, olgunlaştığı epididimis kanallarında kazanırlar. Olgunlaşan spermler epididimisten vas deferens denilen sperm kanalına geçerler. Vas deferens kanalı idrar kesesi üzerinden dolanarak spermleri üretraya taşır. Erkeklerde idrar ve sperm hücreleri aynı açıklıktan yani üretradan atılır.
Erkek üreme sisteminde FSH (folikül uyarıcı hormon); testislerde spermatogenezi uyararak sperm oluşumunu uyarır. LH (lüteinleştirici hormon); testislerdeki leydig hücrelerine etki ederek testosteron hormonunun salgılanmasını sağlar. Testosteron, sperm oluşumunu ve erkeklere özgü kıllanma, ses kalınlaşması gibi ikincil eşey özelliklerin de ortaya çıkmasını sağlar.
2. Erkek Üreme Sistemindeki Yardımcı Bezler:
Erkek üreme sistemindeki yardımcı bezler seminal kesecik, prostat bezi ve cowper bezi’dir. Bunlar spermlerin hareketini kolaylaştıran ve beslenmesini sağlayan seminal sıvı adı verilen salgıyı meydana
getirir. Prostat bezi idrar kesesinin hemen altında üretrayı saracak şekilde yerleşmiştir. Prostat bezinin hafif bazik özellikte olan sıvısı spermleri dişi üreme kanalındaki asitlere karşı korur. Böylece prostat, spermin yumurtayı döllemesi için uygun ortam hazırlar. Spermin atılması sırasında prostatı çevreleyen kaslar istemsiz olarak kasılıp spermi üretraya boşaltırken idrarın da üretraya geçişini engeller. Böylece prostat bezi, sperm ve idrarın aynı anda çıkışını önlemiş olur.
Sperm ve seminal sıvının karışımına semen denir. 1 ml semen içinde yaklaşık 50-150 milyon arası sperm bulunur.
3. Penis:
Çiftleşme organıdır. Sperm, yardımcı bezlerin salgıladığı seminal sıvılar ve idrar, penis yardımıyla dışarı atılır.
İn Vitro Fertilizasyon (İVF, Klasik Tüp Bebek İşlemi)
Tüp bebek, kısırlık (infertilite) problemi olan çiftlerin çocuk sahibi olabilmeleri için uygulanan yardımcı üreme yöntemidir. Laboratuvarda, kadının yumurta hücresi ve erkeğin sperm hücresinin vücut dışında birleştirilmesi sonucunda oluşan embriyoların rahim içerisine verilmesi şeklinde uygulanır. Döllenme IVF (tüp bebek) ve ICSI (intrasitoplazmik sperm enjeksiyonu, mikroenjeksiyon) olmak üzere iki şekilde gerçekleştirilir ve daha sonra döllenen yumurta rahim içerisine verilir.
IVF yönteminde anneden alınan yumurta hücresinin etrafına laboratuvarda özel bir ortamda binlerce (50 bin-100 bin arasında) sperm hücresi konur ve bu spermlerden birisi yumurta hücresini döller. Bu yöntemde, vücut dışında labarotuvar ortamında tek bir tane sperm hücresi alınarak mikroskopik yöntemlerle yumurta hücresinin içerisine verilir. Yani burada sperm yumurta hücresinin içerisine kendi kendine girmez. Bu fark dışında diğer aşamalar her iki yöntemde aynıdır. Sperm hücrelerinin herhangi bir nedenle kadın yumurtasına erişemediği veya yumurta zarını aşamadığı erkek kısırlığı durumlarında mikroenjeksiyon tekniği kullanılır. Sperm sayısı ve hareketliliği az olan veya spermlerinde şekil bozukluğu olan erkeklerin çocuk sahibi olabilmesi için en uygun yöntemlerden birisidir. Kadından elde edilen yumurtanın içerisine tek bir sperm hücresi çok ince bir iğne yardımıyla mikroskop altında enjekte edilir ve döllenme sağlanır.
Üreme Sisteminin Sağlığının Korunması
Üreme sistemi sağlığı açısından, sağlıklı ve dengeli beslenme ile alkol ve sigaradan uzak durmak çok önemlidir. Sigara, erkeklerde iktidarsızlığın en önemli sebeplerinden birisidir. Gebelikte kullanılan sigara da bebekte gelişim geriliğine ve düşüklere sebep olmaktadır. Sigara gibi alkolün zararları da çok fazladır. Alkol, sigara gibi erkeklerde iktidarsızlığa neden olur. Kadınlarda da âdet düzensizliklerine, gebelikte ise anne karnındaki bebeğin gelişiminin geri kalmasına yol açar. Üreme sistemine bağlı başlıca kadın hastalıklarına âdet düzensizlikleri, erken menopoz, rahim kanseri, vajinal akıntı, vajinal mantar, yumurtalık kistleri; erkek üreme sistemi hastalıklarına ise iktidarsızlık, bel soğukluğu, frengi, genital uçuk, sperm yetersizliği, inmemiş testis gibi hastalıklar sayılabilir. Bu tür hastalıklardan korunmak için evlilik dışı cinsel ilişkilerden kaçınmak gerekir. Aile planlamasının bilinçsizce yapılması da üreme sisteminin sağlığını bozar.
Kürtaj bir doğum kontrol yöntemi değildir ancak hekimin uygun gördüğü zorunlu durumlarda yapılması gereken tıbbi bir işlemdir. Gerek üreme sistemi gerekse diğer sistemlerin sağlığının korunmasında eğitimin ve koruyucu hekimliğin de önemi büyüktür. Kürtaj, hamilelikte rahim içerisindeki ceninin tıbbi müdahale ile alınmasıdır.
İnsanda Embriyonik Gelişim Süreci
Yumurta ve spermin dişi vücudunda birleşmesine döllenme denir. Döllenmiş yumurtaya zigot denir. Döllenmeden sonra üst üste mitoz bölünme geçiren zigottan çok hücreli bir embriyo oluşur. Embriyo gelişimini tamamlayarak yeni bir birey meydana getirir. Zigottan başlayıp yeni bir bireyin meydana gelmesiyle sonlanan olayların hepsine birden gelişme denir. Embriyonun gelişimi sırasında, bölünme
(segmentasyon), gastrulasyon, farklılaşma ve organogenez evreleri görülür.
Embriyoloji, zigot oluşumunu, büyümesini ve gelişimini inceleyen biyolojinin alt bilim dalıdır.
Embriyonun Gelişim Evreleri
1. Segmentasyon (Bölünme):
Mitoz bölünme, zigot oluşumundan sonra ve canlının yaşamı boyunca devam eder. Gelişmenin başlangıcında hızlı ve birbirini takip eden mitoz bölünmeler gerçekleşir. Bu bölünmelere segmentasyon denir. Segmentasyon safhasında hücre büyümesi olmaz. Zigot, madde miktarını artırmadan gittikçe küçülen hücrelere bölünür. Segmentasyon sonucu oluşan hücrelere blastomer adı
verilir. Zigotun ilk bölünmesiyle iki blastomerli yapı oluşur. Oluşan her bir blastomer tekrar ikiye bölünerek ikinin katları şeklinde 4-8-16-32 şeklinde artarak hücre topluluğunu meydana getirir. Birbiriyle aynı büyüklük ve genetik özelliklere sahip blastomerlerin oluşturduğu dut görünümündeki bu hücre topluluğuna morula denir.
Morula evresinde embriyo, çok sayıda hücreden oluşmasına rağmen blastomerlerdeki toplam madde miktarı zigottakinden daha azdır. Çünkü zigot büyümeden bölünür ve yapısında bulunan vitellus (besin maddesi) hücre bölünmeleri sırasında enerji sağlamak için harcanır. Embriyonun kütlesi, döl yatağına tutunduktan sonra artmaya başlar. Moruladaki hücreler kenarlara doğru göç ederek blastula adı verilen içi boş top şeklinde bir yapı oluşturur. Bu yapının içindeki sıvı dolu boşluğa blastula boşluğu (blastosöl) denir. Birinci karın boşluğu adı da verilen blastula boşluğu geçici bir boşluktur. Daha sonraki gelişme evrelerinde bu boşluk kaybolur.
Blastula evresindeki hücrelerin her biri çevreleriyle temas hâlinde oldukları için gaz alışverişini kolayca gerçekleştirir.
2. Gastrulasyon:
Blastula evresinden geçen bir grup hücre içe doğru çökmeye başlar. Bu çökme işlemi ile birlikte ilk sindirim boşluğu oluşur. Embriyo artık iki tabakalı olur. Embiyonun dış kısmında ektoderm, iç kısımda ise hücre çöküntülerinden kaynaklanan ikinci bir tabaka olan endoderm bulunmaktadır. Ektoderm ve endoderm tabakalarından ayrılan bazı hücreler farklılaşarak üçüncü tabaka olan mezodermi oluşturur. Mezoderm gelişmesiyle ikinci vücut (karın) boşluğu oluşur. Bu evredeki
yapıya gastrula denilmektedir. Gastrula oluşumuna ise gastrulasyon (tabakalaşma) denir.
3. Farklılaşma ve Organogenez:
Gastrula evresinin sonlanmasıyla, organizmanın bütün doku ve organlarını meydana getirecek olan embriyo tabakalarının (endoderm, mezoderm, ektoderm) oluşumu tamamlanmıştır. Embriyonik tabakaları oluşturan hücreler daha sonra farklılaşarak doku ve organların ilk hâllerini (taslak) meydana getirir. Gebeliğin ilk üç ayında gerçekleşen bu olaya organogenez denir. Genlerin kontrolünde gerçekleşen bu olaylar hücre tabakalarının katlanması, yarılarak ayrılması ve hücrelerin yoğun olarak kümeleşmesi şeklinde olur. Bu olaylar organ oluşumunun başlangıcıdır.
Embriyonik Zarlar ve Görevleri
Embriyonun gelişmesi sırasında embriyoyu korumak, gaz alışverişi yapmak, beslenmeyi sağlamak ve atık maddeleri uzaklaştırmak için embriyonik zarlar meydana gelmiştir. Bu zarları sıralayacak olursak;
1. Amniyon:
Embriyonun en iç yüzeyinde bulunan zardır. Bu zarın oluşturduğu kese içinde amniyon sıvısı bulunur. Amniyon sıvısı embriyonun kurumasını engeller. Ayrıca embriyoyu darbe ve sarsıntılara karşı korur.
Amniyon sıvısının miktarı fetusun büyümesine bağlı olarak artar, doğuma yakın zamanda ise azalır. Amniyon sıvısı, fetüsün anne karnında rahat hareket etmesini ve fetus için sıcaklığın sabit tutulmasını sağlar.
2. Vitellus kesesi:
Embriyonun gelişimi için ihtiyaç duyulan besin maddelerinin (vitellus) depo edildiği kesedir. İnsan ve diğer plasentalı memelilerde embriyo plasentadan beslendiği için vitellus miktarı azdır. Besinlerin, solunum gazlarının ve boşaltım atıklarının embriyo ile anne arasındaki alışverişini sağlamaktadır. Embriyo plasentaya göbek bağı ile bağlıdır.
3. Allantoyis:
Embriyonun metabolik atıklarının depo edildiği yerdir. Kan damarları içeren bu zar, koriyon ile birlikte embriyonun gaz alışverişinde rol oynar. Plasentalı memelilerde embriyoda metabolizma sonucu oluşan atık maddeler göbek bağı ve plasenta aracılığıyla uzaklaştırılır. Allantoyisler göbek bağının oluşumuna katılmaktadır. Zamanla körelerek kaybolur.
4. Koriyon:
Embriyonun bütün örtülerini saran en dıştaki koruyucu zardır. Bu zar, allantoyis ile birlikte gaz alışverişinde görev almaktadır. Koriyon, döl yatağına doğru ince uzantılar oluşturarak plasentanın yapısına katılır.
Hamilelikte Bebeğin Gelişimini Olumsuz Etkileyen Faktörler
Gebelik sürecinde ağrı kesici ya da antibiyotik gibi ilaçların doktor kontrolü dışında kullanılması son derece sakıncalıdır. Dolayısıyla bu dönemde zorunlu olmadıkça kimyasal ya da bitkisel ilaç kullanmamak önemlidir. Bakteri kaynaklı enfeksiyonlar gibi antibiyotik kullanımı gerektiren hastalıklarda ise antibiyotikler doktor kontrolünde kullanılmalıdır ancak antibiyotiğin türüne ve kullanım şekline doktor tarafından karar verilmelidir. Gebelikte tehlikeli bir durum oluşturan idrar yolları enfeksiyonları, ağır geçirilen boğaz enfeksiyonları ve diş enfeksiyonu gibi durumlarda mutlaka antibiyotik tedavisi uygulanarak enfeksiyonun ortadan kaldırılması sağlanır ancak tüm bu sürecin doktor gözetiminde gerçekleştirilmesi gerektiği unutulmamalıdır.
Hamilelik sırasında aşırı stres yaşanması; erken doğuma, bebeğin düşük doğum ağırlığında olmasına, doğum sonrası bebeklerde davranışsal sorunlara neden olabilir. Folik asit bir B grubu vitamini türüdür. Vücutta depolanmadığından her gün gereken miktarda alınması gerekir. Özellikle hamilelik döneminde bebeğin hücrelerinin gelişmesi ve vücut dokularının üretimi için önemlidir. Folik asit eksikliğinde düşük doğum ağırlıklı bebekler, nöral tüp defektleri ve annede anemi oluşur. Anne karnındaki bebeğin 4. haftasının sonuna kadar kapanması gereken nöral tüpün açık kalması sonucunda; bebeğin beyninin gelişmemesi, bebeğin kafatası kemiklerinin bir kısmının olmaması gibi olumsuz durumlar oluşabilir.
Nöral tüp; beyin dokusundan başlayıp, omuriliği de içine alacak şekilde aşağı doğru uzanan bir yapıdır.
Röntgen veya tomografi filmlerine bazı sağlık durumlarında ihtiyaç duyulabilir fakat X ışınları kullanılarak çekilen bu filmler, bir yandan vücutta gelişen hastalıkların teşhis ve tedavisine katkı sağlarken, diğer yandan da ciddi şekilde radyasyon yayımına yol açar. Normal şartlarda dahi bireylere zarar veren radyasyon, gebelik sürecinde hem annenin hem de bebeğin sağlığı açısından bir hayli risk oluşturabilir. Gebelik süresince radyasyona ya da X ışınlarına aşırı maruz kalmak anne adayında doku hasarları, bebekte ise gelişim geriliği yaşanmasına yol açabilir. Ayrıca bebekte, anne karnında birtakım anormalliklerin ve nörolojik rahatsızlıkların yanı sıra, bebek kaybına kadar birçok problemin ortaya çıkmasına zemin hazırlayabilir ancak bu sonuçlar, anne ve bebeğin aldığı radyasyonun dozuna ve maruz kalınan radyasyonun gebeliğin hangi dönemine denk geldiğine göre de değişiklikler gösterebilir.
Hamilelikte sigara kullanımı; fetüste düşük doğum ağırlığı, erken doğum, erken doğuma bağlı ölümler görülme riskini arttırır. Ayrıca nikotinin fetüse giden kan miktarını azalttığı, karbonmonoksitin kandaki oksijen oranını azalttığı belirlenmiştir. Çocukluk döneminde sigaraya bağlı astım hastalığı görülebilir. Hamilelikte alınan alkol de plasenta aracılığı ile bebeğe ulaşır ve doğumsal anormalliklere neden olur. Hamilelik süreci bebeğin ve annenin sağlığı açısından yakından takip edilmesi gereken bir dönemdir. Anne adayları düzenli kontrolleri için doktora giderler ve burada çeşitli yöntemlerle bebek ve annenin durumu hakkında bilgi edinilir.
Ultrasonla, doğum öncesinde kalıtsal hastalıkların ve anormalliklerin belirlenmesi ve bebeğin sağlıklı gelişip gelişmediği kontrol edilir. Ultrason yönteminin hiçbir zararı yoktur ve rutin kontroller sırasında mutlaka kullanılmalıdır. Gelişim anormalliklerini erken tespit etmek, ailelerin engelli çocuk edinmelerini önleyebilir.
Amniyosentez, özellikle ileri yaştaki gebeliklerde bebeğin sağlık durumu hakkında önemli bilgiler verecek girişimsel tanı testidir. Amniyosentez işlemi; gebelik süresince bebeği çevreleyen ve koruyan amniyotik sıvının test edilmek üzere veya tedavi amacıyla rahimden alınmasıdır.
Konu Özeti
Açık Lise Seçmeli Biyoloji 2 (Biyoloji 6) Üreme Sistemi ve Embriyonik Gelişim Konu Testi için tıklayın.
Dişi üreme sistemi; yumurtalıklar, yumurta kanalı, döl yatağı, serviks ve vajinadan oluşur. Yumurtalıklar (Ovaryum); vücudun ön tarafında, karın boşluğunun hemen altında, sağ ve solda yer alan bir çift organdır. Her ovaryumda çok sayıda folikül bulunur. Ergenlikle beraber foliküllerde ayda bir tane yumurta üretilir. Ovaryum aynı zamanda östrojen ve progesteron hormonlarını salgılar. Yumurtalık Tüpleri (Yumurtalık Kanalları, Fallop Tüpleri); yumurta kanalının ovaryuma bakan ucunda silli huni şeklinde yapılar bulunur. Bu yapılar ovaryumda üretilen yumurtayı alır, yumurta kanalına iletir. Eğer fallop tüplerinde sperm varsa yumurta burada döllenebilir. Döl Yatağı (Uterus, Rahim); döl yatağı kalın duvarlı, kaslı bir yapıdır. Döl yatağının iç kısmı mukus salgılayan ve bol kan damarı taşıyan endometriyum tabakası ile kaplanmıştır. Döllenme olmuşsa mitoz bölünmelerle kalınlığı artar. Embriyonun gelişimi için uygun ortam hazırlanır. Daha sonra embriyo doğuma kadar plasentadan beslenir. Rahim ağzı (Döl yatağı ağzı-Serviks); vajinayı döl yatağına bağlayan bölgeye serviks denir. Vajina; dişi üreme sisteminin dışarıya bağlantısını sağlayan açıklıktır. Döllenmemiş yumurtanın, doku fazlalıklarının atılmasını ve doğumun gerçekleşmesini sağlar.
Dişilerde yumurta hücresinin oluşması süresince ovaryum ve döl yatağında meydana gelen değişikliklerin olduğu döngüye menstrual döngü denir. Folikül, ovulasyon, korpus luteum ve menstruasyon evrelerini kapsar. Menstrual döngü hipofiz hormonları tarafından kontrol edilir. Bu süre 21-35 gün arası normal kabul edilir. Menstrual döngü, sıcak ülkelerde yaşayanlarda genellikle 13-14 yaş, soğuk ülkelerde yaşayanlarda ise 15-17 yaş arasında başlar ve 45-55 yaşına kadar devam eder. Yumurtlama ve menstrual döngünün bitmesine menopoz adı verilir.
Menstrual döngü hormonlar tarafından kontrol edilir. Hipotalamustan salgılanan salgılatıcı hormon (RF=releasing hormon); ön hipofizden hormon salgılanmasını sağlar. Her ön hipofiz hormonu en az bir RF tarafından denetlenir. Böylece hipofizden FSH (folikül uyarıcı hormon), LH (lüteinleştiren hormon) salgılanır ve bu hormonlar yumurtalığı etkiler. Yumurtalıklardan salgılanan hormonlar, döl yatağını etkileyerek dört evreden oluşan menstural döngüyü meydana getirir.
Erkek üreme sistemi; testisler; yardımcı bezler ve penisten oluşur. Testisler; hormon salgılar ve erkek üreme hücreleri olan spermlerin üretilmesini sağlar. Embriyonun gelişimi sırasında karın boşluğunda bulunan testisler, daha sonra testis torbasına inerler çünkü spermler vücut sıcaklığında üretilemezler. Her testis içerisinde seminifer tüpçükler vardır. Burada da sertoli (spermlerin beslenmesini ve korunmasını sağlar), leydig (erkek cinsiyet hormonu olan testosteron salgılar) ve sperm ana hücreleri vardır. Ayrıca seminifer tüpçüklerde spermatogenezle sperm oluşumu sağlanır. Burada dölleme ve hareket yetenekleri yoktur. Bu özelliklerini epididimis kanallarında kazanırlar. Spermler son olarak üretradan dışarı atılır. Yardımcı bezler; spermlerin hareket etmelerini ve beslenmelerini sağlayan seminal sıvıları üreten bezlerdir. Bunlar; prostat bezi, seminal kesecik, cowper bezi olarak adlandırılır. Penis; çiftleşme organıdır. Sperm, yardımcı bezlerin salgıladığı seminal sıvılar ve idrar; penis yardımıyla dışarı atılır.
Üreme sistemi sağlığı açısından, sağlıklı ve dengeli beslenme ile alkol ve sigaradan uzak durmak çok önemlidir. Sigara, erkeklerde iktidarsızlığın en önemli sebeplerinden birisidir. Gebelikte kullanılan sigara da bebekte gelişim geriliğine ve düşüklere sebep olmaktadır. Sigara gibi alkolün zararları da çok fazladır. Alkol, sigara gibi erkeklerde iktidarsızlığa neden olur.
Yumurta ve spermin dişi vücudunda birleşmesine döllenme denir. Döllenmiş yumurtaya zigot denir. Döllenmeden sonra üst üste mitoz bölünme geçiren zigottan çok hücreli bir embriyo oluşur. Embriyo gelişimini tamamlayarak yeni bir birey meydana getirir. Zigottan başlayıp yeni bir bireyin meydana gelmesiyle sonlanan olayların hepsine birden gelişme denir. Embriyonun gelişimi sırasında, bölünme (segmentasyon), gastrulasyon, farklılaşma ve organogenez evreleri görülür. Gelişmenin başlangıcında hızlı ve birbirini takip eden mitoz bölünmeler gerçekleşir. Bu bölünmelere segmentasyon denir. Segmentasyon safhasında hücre büyümesi olmaz. Gastrulasyon safhasında bir grup hücre içe doğru çökmeye başlar. Embriyo artık iki tabakalı olur. Embiyonun dış kısmında ektoderm, iç kısımda ise hücre çöküntülerinden kaynaklanan ikinci bir tabaka olan endoderm bulunmaktadır. Ektoderm ve endoderm tabakalarından ayrılan bazı hücreler farklılaşarak üçüncü tabaka olan mezodermi oluşturur. Gastrulasyon evresinin sonunda, organizmanın bütün doku ve organlarını meydana getirecek olan embriyo tabakalarının (endoderm, mezoderm, ektoderm) oluşumu tamamlanmıştır. Embriyonik tabakaları oluşturan hücreler daha sonra farklılaşarak doku ve organların ilk hâllerini (taslak) meydana getirir. Gebeliğin ilk üç ayında gerçekleşen bu olaya organogenez denir.
Embriyonun gelişmesi sırasında embriyoyu korumak, gaz alışverişi yapmak, beslenmeyi sağlamak ve atık maddeleri uzaklaştırmak için embriyonik zarlar meydana gelmiştir. Bunlar; amniyon, vitellus kesesi, allantoyis, koriyon olarak adlandırılır.
Artık hala çözmediyseniz vakit gelimiştir: Açık Lise Seçmeli Biyoloji 2 (Biyoloji 6) Üreme Sistemi ve Embriyonik Gelişim Konu Testini çözün gari!
Açık Lise Çıkmış Biyoloji Soruları Online Testleri:
Açık Lise (446) Seçmeli Biyoloji 2 Testi (Aralık 2018)
Açık Lise Seçmeli Biyoloji 2 (Biyoloji 6) Konu Anlatımları ve Konu Testleri Ana Sayfası
Mobil Uygulamamızı İNDİRİN! AÖL Yeni Müfredat Çıkmış Sınav Sorularını Çözün!
Etiketler: Açık Lise Seçmeli Biyoloji 2, Biyoloji 6 konu özeti. Üreme Sistemi ve Embriyonik Gelişim Konu Özeti
Eklenme Tarihi: 6 Nisan 2019
Konu hakkında yorumunuzu yazın